Hürriyet İnsan Kaynakları Eki Röportaj

2 Kasım 2003
 
Nazire Dedeman
Umut Vakfı Kurucu Başkanı

 
 
Hanife BAŞ
Türkiye yıllardır bireysel silahlanmanın getirdiği sıkıntıları yaşıyor. Eğitimsizlik, yoksulluk, medya iletişim kanalları yoluyla beslenen şiddet, korku kültürünü de beraberinde getiriyor. Silah kullanımı sonucu ölümler, aileleri yıkıyor, can kaybı dışında toplumsal sermayeye de zarar veriyor. İstatistikler Türkiye’de bri milyon civarında ’taşıma’ ve ’bulundurma’ ruhsatlı silah ve bir buçuk milyon ’av tezkereli’ tüfek bulunduğunu gösteriyor. Ruhsatsız silahlar, bu sayıyı üçe katlıyor. İşte, Türkiye’nin bireysel silahlanma gerçeği.
 
At onu elinden!
Araştırmalar Türkiye’de silah sayısının son 10 yılda 10 kat arttığını gösteriyor. Bakırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Merkezi’nin (BAPAM) araştırması, Türkiye’de bir milyon civarında ’taşıma’ ve ’bulundurma’ ruhsatlı silah ile bir buçuk milyon ’av tezkereli’ tüfek bulunduğunu gösteriyor. Aynı araştırmaya göre, ruhsatsız silah sayısı ruhsatlıların üç katı. Cinayetlerin yüzde 50’si silahla işleniyor. Aile içi şiddet ve eş öldürmeyle sonuçlanan olayların yüzde 35-40’ında silah kullanılıyor.
 
Türkiye’de bireysel silahlanmaya karşı mücadele eden Umut Vakfı 10 yıldır, toplumsal bilincin artması yönünde çalışmalar yapıyor. Vakıf, oğlunu bir silah kurşunuyla kaybeden Nazire Dedeman tarafından kurulmuş. Türkiye’de geçen yıl 28 Eylül’ün ’Bireysel Silahsızlanma Günü’ olarak kutlanmasını sağlayarak bu konuda önemli bir adım attı.
 
Umut Vakfı Başkanı Nazire Dedeman, Türkiye nüfusunun yüzde yedisinin silahlı olduğunu ve yılda ortalama 200 bin kişinin bireysel silahlanma sonucu hayatını kaybettiğini söylüyor: ‘‘Çocuklar gözlerini şiddetin hakim olduğu bir toplumda açıyor. Can güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl nedeni kendilerinin de farkında olmadığı, topluma ve kendine güvensizliktir. Toplumumuzda erkekler silahlanır, kadınlar ve çocuklar da bu silahların gölgesinde ve baskısında yaşarlar.‘‘
 
ŞİDDET, PARA VE BİLGİ
 
Dedeman’a göre, bireysel silahsızlanma ile mücadele en az silahlanma ile mücadele kadar önemli: ‘‘2001 yılı içinde savaşta hayatını kaybedenlerin sayısı 300 bin kişi olarak raporlanıyor. Aynı yıl barışın hüküm sürdüğüne inanılan toplumlarda ateşli silahlarla işlenen cinayetler, gerçekleşen kazalar ve intiharlar sonucu 200 bin kişi hayatını kaybetti.‘‘
 
Psikolog, yazar Dr. Erdal Atabek, yüzyıllardır toplumların ve insanların, ’şiddet, para ve bilgi’ olmak üzere üç güç kaynağını kullandığını belirtiyor. Tarım toplumları ve gelişmemiş toplumların güç kaynağı olarak şiddeti kullandığını vurguluyor. Bilgi toplumlarının kullandığı güç kaynağı olan bilginin, özellikle az gelişmiş ülkelerde şiddeti ve parayı temsil eder hale geldiğine değiniyor:
 
‘‘Anksiyete ve depresyonu neredeyse bir yaşam biçimi olarak benimsemiş, zaten felaket haberine, umutsuzluğa, eleme çok yakın toplumlarda, bilginin şiddet aracı olarak kullanılması çok etkili oluyor.‘‘
 
BAPAM Koordinatörü ve Umut Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Psikiyatr Dr. Ayhan Akcan, günümüzde, kapkaç ve ev hırsızlığının artması dolayısıyla evlerde ve işyerlerinde silah bulundurma oranında artış olduğuna dikkat çekiyor. Ev ve işyerlerindeki silahların kazalara yol açma ve intiharlarda kullanılma olasılıklarının çok büyük olduğunu söylüyor. Silahların yüzde 80’i koruma kurallarına uyulmadan kolay erişilebilir yerlerde saklanıyor.
 
Silah kullanımı sonucu ölümlerin can kaybı dışında bir de toplumsal sermaye kaybı yönü var. Nazire Dedeman, bir kurşun sonucu ölümün bir ailenin mahfolmasına yol açacağını dile getirerek, toplumsal sermayenin ve özellikle genç dinamik işgücünün kaybı anlamına geldiğinin altını çiziyor.
 
Peki, şiddete, insan hayatının ve toplumsal sermayenin kaybına neden olan silah kullanımının azaltılması için neler yapılmalı?
 
Atabek, ‘‘Türkiye’de silahsızlanma eğitim yoluyla önlenebilir. Silah şiddettir. Şiddette uygar bir toplumda var olamaz. Eğitim ve bilinçlendirme çok önemli‘‘ diyor.
 
Dedeman, silahsızlanmayı sağlamak ve bireysel silahların neden olduğu ölümleri ortadan kaldırmak için önce toplum olarak bilinçlenmek gerektiğini vurguluyor: ‘‘Umut Vakfı olarak gerçekleştirdiğimiz projeleri kamuoyunu bilinçlendirici, hukuki ve eğitim olmak üzere üç kulvarda planlıyoruz. İnsanlar şiddetten ve bireysel silahlardan arınmayı talep ederse, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun ile ilgili yönetmeliklerde gerekli düzenlemeler yapılır, cezalar caydırıcı hale getirilirse, anne babalar, eğitimciler barış kültürünü çocuk ve gençlere aşılarlarsa bu sorunun çözümlenmemesi için hiçbir neden kalmaz.‘‘
 
Ceza avukatı Önder Öztürel, bireysel silahlanmayı önlemede cezaların artırılmasını çözüm olarak görmüyor. Bunun kısa vadeli bir çözüm olacağını kaydediyor. Ruhsatsız silah kullananlara silahın cinsine göre bir yıldan yedi yıla kadar ceza veriliyor. Öztürel, Uzun vadede Türk insanının bu alışkanlığından vazgeçmesi için eğitilmesi gerektiğini düşünüyor:
 
‘‘Yasanın yetersizliğinden çok Türkiye’de silahlanmanın neden teşvik edildiği konusu üzerinde durmak gerekir. Cezaların artırılmasının suçları azaltacağı şeklinde bir görüş, modern ceza hukuku doktrininde artık söz konusu değil. İnsanları bu suçtan vazgeçirecek eğitime kavuşturulmaları gerekli. Türkiye’de bu konuda hiçbir şey yapılmıyor.‘‘
 
OYUNCAK SİLAHLAR YASAKLANMALI MI?
 
Umut Vakfı, ’Çocukları Oyuncak Silahlardan Arındırma Projesi ÇOSA)’ ile bireysel silahlanmaya karşı dört koldan mücadele veriyor. Geçen yıl ekim ayında başlatılan projeyle, çocuklara ve anne babalara yönelik eğitimler verilmesi, toplumda bilinç oluşturulması hedefleniyor. Vakfın www.umut.org.tr isimli web sitesinde ’Oyuncak Silah Yasaklanmalı mı?’ sorusunun yer aldığı bir anket bulunuyor. Şu ana kadar ankete katılan iki bin 594 kişinin yüzde 80’i oyuncak silahların yasaklanması gerektiğini düşünüyor.
 
OYUNCAK OLMAZSA TAŞ VE SOPA OLUR
 
Toplumda silahlanma oranın azaltılmasında oyuncak seçimi de önemli rol oynuyor. Oyuncak silahların çocukların büyüdüklerinde silah kullanmalarını etkilediği dile getiriliyor. Toy R Us oyuncak şirketi pazarlama müdürü Ufuk Şevki, şirket olarak bu tarz ürünleri fazla ön plana çıkarmadıklarını, özellikle mağaza girişlerinde bulundurmadıklarını söylüyor. Şevki, ‘‘Çocuklar oyuncak silahlardan ziyade büyüklerinden veya televizyonlardan gördüklerini uygulamaya çalışıyor. Plastik ürünler olmasa, sopa, taş veya hayal güçlerinin yaratacağı materyalleri kullanacaklardı‘‘ diyor.
 
Çocukların zihinsel ve bedensel gelişimine uygun ürünler ve bunları üreten firmaların bulunduğunu belirterek, önemli konunun bu ürünleri satın alan tüketicinin bilinçlenmesi olduğunu ifade ediyor.
 
TELEVİZYON NASIL ETKKİLİYOR
 
Televizyon kanallarında silah kullanımını teşvik eden, şiddet içeren diziler ve filmler açısından oldukça zengin. Televizyon kanallarının silahlanmaya katkısı nasıl oluyor? Amerika’da yapılan bir araştırma çocukluğunda televizyonda şiddet izleyenlerin yetişkinliklerinde saldırgan olduklarını ortaya koyuyor. Araştırma, 11 Mart 2003’de Michigan Üniversitesi’nde çocukluklarında, şiddet içeren dizi ve çizgi filmleri izleyen yetişkinler üzerinde yapılmış. Çocukluklarında şiddet dolu programları izleyen erkeklerin yüzde 20’si bir tartışma anında eşlerini itip kaktıkları, kadınların yüzde 20’sinin eşlerinin başına bir cisim attıkları belirlenmiş.