1.Bireysel Silahsızlanma Ödüllü Türkiye’de Bireysel Silahlanmanın Nedenleri Bilimsel Araştırma/İnceleme Yarışması Ödül Töreni

28 Eylül 1995
Umut Vakfı Ankara
 
Nazire DEDEMAN
Umut Vakfı Kurucu Başkan
Konuşma Metni
 
Sayın konuklar, değerli misafirlerim. Umut, Onurlu Önderler Vakfı’na hoşgeldiniz. Ben ve ailem Vakfımız genel amaçları doğrultusunda yapılan girişimlere katkıda bulunmaya çok önce başlamamıza karşın, vakıf kurma girişimimiz elim bir olay sonucu başladı. Tam iki yıl önce bugün oğlum Umut Önal’I kaybettik. Umut’umuzu kaybettik. Sonsuz bir yoklukla yüzleştiğimiz onsuz bu yaşamda umudumuzu da kaybetmemek ve inanç gücümüzle insanlara umut vermek istedik.
 
Bugün burada onu ararken aldığımız onarılmaz yarayı ve acımızı gündeme getirmeyi değil, barışçıl yönetmelerle, hukuk devleti özlemiyle, toplum sorunlarını çözmeye katkıda bulunmayı istiyoruz. Buradaki beraberliğimizin bir diğet nedeni de, Vakıf amacını paylaşarak bize yaşam gücü veren sizlere ve katkıda bulunanlara teşekkür etmektir.
 
Barış içerisinde gönençli bir yaşam hepimizin umudu. Bu umudu yaşatıp güçlü bir şekilde gerçeğe dönüşmesini amaçlıyoruz. Barışçıl bir toplumun sağlanması hukukun üstünlüğünün sağlanması ile mümkündür. Bu da sadece hukukçuların ve adalet sisteminin tekeline bırakılarak sağlanamaz. Hukukun üstünlüğü, her vatandaşın uğrunda emek vermesi gereken bir ideal olmalıdır.
 
Kişisel, ulusal ve uluslararası onurumuzun korunmasının sağlanmasını başkalarından bekleyemeyiz. Kaba güç ve şiddet bu edilgenliğimizden yararlanıp her düzeyde ortaya çıkabilir. Vakfımız bu konuda çok duyarlıdır. Bu nedenle bir yıl önce bugün, şiddet ve onun simgesi olan bireysel silahlanma ve nedenlerini konu alan “Bireysel Silahsızlanma” ödüllü yarışmalarını başlattık. “Türkiye’de Bireysel Silahlanmanın Nedenleri” bilimsel araştırma/inceleme yarışmamız bu yıl sonuçlandı. Yeni başlayan konumuz ise “Gençlerde Şiddet ve Silah” olarak saptandı.
 
Fiziksel güç tanrı vergisidir. Hem bireyler için hem de türler için bu böyle. Güç, alet kullanılarak artırılır. Türler açısından alındığında akıl da tanrı verigisidir. Alet kullanmak ve alet geliştirmek akıl ister, bu nedenle insana özgüdür. Diğer varlıklar alet geliştiremez. Silah da insanoğlunun geliştirdiği bir alettir ve saldırı gücünü artırır. Savunma amacıyla da kullanılsa, silah bir şiddet aracıdır.
 
Şiddet tanrı vergisi değildir, öğrenilir, koşullar uygun olduğunda ortaya çıkar. Toplum herbirmize, kime karşı ve hangi koşullar altında şiddet kullanabileceğimizi öğretir. Bunun töresini, yasasını saptar. Şiddet gibi silah kullanma da öğrenilmiş bir davranıştır. Silah şiddete yatkın kişilerin uygun koşullarda kullanılması için geliştirilmiş bir alettir. Şu halde, silahın meşrulaştırılması şiddetin meşrulaştırılmasıdır.  Silah bulundurma ve taşıma ruhsatları bu meştulaştırmanın yasal kanıtıdır.
 
Denebilir ki, “silah şiddete karşı savunma aracı olarak da kullanılmaktadır, bu nedenle şiddete yatkın olmayan kişiler silah bulundurabilmelidirler.” Toplumsal koşullarımız göz önüne alındığında bu makul bir görüş olabilir. Öyleyse silah ruhsatı sadece bu tür kişilere verilmelidir. Silahlı ruhsatı talep eden bir kişinin aynen sürcü ehliyetinde olduğu gibi belirli bir süre eğitim almaya zorunlu kılınması ve barışçıl yapısı uzmanlar tarafından saptandıktan sonra ruhsatının verilmesi gerekir. Yasak oyucudan birinci istemimiz budur. İkinci istemimiz ise, ruhsatsız silah bulundurmayı caydıracak çok etkili önlemlerin alınmasıdır.
 
Bunlar ara önlemlerdir. Asıl olan şiddete başvurma gereksinimini ve aracı olan silah kullanımını toplumumuzda y9ok etmek, hiç değilse en aza indirmektir. Bunun için de bölgesel ve toplumsal koşullarımızı değiştirmemiz gerek. Şiddete gerek duymadan sorunlarını barışçıl yollarla çözmeyi yeğleyen kuşaklar yetiştirmemiz gerek. Kısacası öğretmimizi değiştirmemiz gerekiyor. Vakfımız etkinliklerinin çoğu, sözü geçen öğretimi değiştirmeye yöneliktir. Şöyle ki;
 
Elinizdeki tanıtım dosyalarında da okuyacağınız gibi, iki yıldan bu yana Umut Vakfı bir dizi çalışma ile ulusal ve uluslararası düzeyde barışa katkıda bulunmuş, bunun yanında barışçıl uzlaşma yöntemlerinin yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa’da ve Ortadoğu’da tanıtılmasının ve öğretilip uygulanmasının öncüsü olmuştur. Bu çalışmaların arasında Barış, Uzlaşma Bilimi ve Sanatı birinci, ikinci ve üçüncü Avrupa Konferanslarını, Ortadoğu ve Balkanlar Uzlaşma Bilimi toplantılarını, ülkemizde büyük bir ilgi ile karşılanan “Uzlaşma ve Demokrasi”eğitim seminerlerini sayabiliriz. Bu tür çalışmalar ek olarak bu yıl şu çalışmaları başlattık:
 
Kalıcı barışın sağlanabilmesi için barışçıl uzlaşma yönetmelerinin bölgemiz halklarına öğretilmesi önkoşullardan birisi olabilir, ancak yeterli değildir. Halkların birbirlerine karşı daha olumlu tutumlar geliştirmesi gerekir. Ortadoğu ve Balkanlarda var olan önyargıları gidermek amacıyla başlatılan bir projemizde bölgenin ders kitaplarında komşu ülkeler ve halkları hakkında olumsuz önyargılı metinler incelenmektedir ve bu ülkeler medyaları vasıtası ile kamuoyu oluşturup bu metinlerin kitaplardan çıkarılması için çaba vermekteyiz. Vakıf, medya ilişkilerini geliştirmek ve medyayı bu tür konulardan haberdar etmek için bir “Orta Doğu Medya Konferansı” da düzenlemiştir.
 
Bizler inanıyoruz ki, barışçıl uzlaşma yöntemlerine aşına olmak, bu yöntemleri kullanmayı yeğlemek, özenilen bir sonuçtur. Bu sonucun koruyucu şemsiyesi hukuk devletidir. Vatandaşların barışık olması, barışık kalması hukuk devleti şemsiyesi altında mümkündür. Devletin bireylerin haklarına ve özgürlüklerine kayıtsız kalmadığı, bireylerin de hukuk devleti idealini benimsediği ve gelişip egemen olmasını sağladığı bir şemsiyedir hukuk devleti. Haklarını, onların içeriğini, kapsamını ve sınırlarını bilen, bunların hukuksal yollarla koruyan, adalet duygusu ve adalete olan inancı gelişmiş bireylerden oluşan bir toplum, “hukuk devleti”ne ulaşma koşullarından biridir. Bu da, eğitimle gerçekleşebilir. Bu amaca hizmet etmek için Umut Vakfı “Hukukla İlintili Eğitim” programı başlatmıştır. Şimdilik orta öğretim öğretmenlerin yönelik olan bu programla amaçlanan, devlet ile sivil toplumun biraraya gelerek daha sıkı bir amaç işbirliği ve etkileşim ile hukuk devleti çatısı altında kenetlenmesidir.
 
Devlet ile sivil toplumun biraraya gelebilmesi için de önkoşul yurdumundaki sivil toplum örgütlerinin gelişip güçlenmesidir. Dernekler, Vakfılar, Odalar sivil toplum örgütlerimizdir. Türk toplumunun tarihine bakıldığında yüzyıllar öncesine giden ve toplumda yaygın olarak var olan but ür örgütler görülür. Böylesine uzun ve köklü bir sivil örgütlenme geleneği olan toplumumuzda yapılması gereken, bu geleneği ve anlayışı canlı tutmak, gelişmelerine ve yaygınlaşmalarına yardımcı olmaktır.
 
Kamu yönetimi eğitimi, iş idaresi eğitimi üniversitelerimizde verilmesine karşın, yurdumuzda sayısı yetmiş binin üstünde olan hükümet dışı örgütlerin yönetiminin eğitimi hiçbir yerde verilmemektedir. Vakfımız, bu tür örgütlerin yönetim yapılarını güçlendirerek demokratik toplumun vazgeçilmez koşullarından birisi olan “sivil toplum”un gelişimine katkıda bulunmak amacıyla, hükümet dışı örgütlerin kurullarına yönelik bir geliştirme eğitimi programı başlatmıştır. Güçlü bir yönetime sahip olan bu tür örgütler demokratik kanalları daha etkili kullanacaklarından, devlet – sivil toplum ilişkileri daha da güçlenecektir.
 
Bugün burada “Bireysel Silahsızlanma” ödüllü yarışmamız için toplandık. Yarışmaya katılan yapıtları özenle inceleyen ve Vakıf onursal üyeliğini kabullerinden onur duyduğum değer jüri üyeleri; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Nail Güreli, Cumhuriyet Gazetesi’nden Sayın Özgen Acar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Sayın Prof. Dr. Cahit Can, Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden Sayın Doç Dr. Erol Çakmak, Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Sayın Prof. Dr. İlter Turan, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Mine Tan, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden ve Vakfımız Kurucu Üyesi Sayın Prof. Dr. Mehmet Gürkaynak’a teşekkür ederim.
 
Sayın jüri üyelerimizin değerlendirmeleri sonucunda “Bireysel Silahsızlanma” ödüllü yarışmalarımızın ilki olan “Türkiye’de Bireysel Silahlanmanın Nedenleri” konulu bilimsel araştırma/inceleme ödülü çerçevesinde, Sayın Ali Yılmaz’ın yapıtı Teşvik Ödülü’ne ve Sayın Kaan Durukan’ın yapıtı takdire değer bulunmuştur. Kendilerine Vakfımız adına teşekkür ederim.
 
Bugün Türkiye’de sekiz milyon insan silahlanmışsa ve bir o kadar, belki de daha fazla insan ruhsatsız silah taşıyorsa, şiddet ve silah yaşamımıza bu kadar girmişse, her gün artan acılar yaşanıyorsa, buna birilerinin “yeter, dur” demesi lazım. Bu birileri de bizleriz.
 
Vakfım adına teşekkür ederim.
Son ve en önemli barışık olmak zorunda olduğumuz şey de doğal çevredir. Çevre ile barışma amacı ile Vakfımız "Umut Ormanları Projesi" başlatmıştır. Bu proje kapsamında Antalya Çevre Platformu, Ankara - Konya Yolu 35.km Alanı ağaçlandırması yapılmıştır. Bugün de Ankara - Konya Yolu 37.km Alanı ağaçlandırmasını başlatacağız.