28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü Bilimsel Araştırma ve İnceleme Yarışması Ödül Töreni

28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü
16. Bireysel Silahsızlanma Günü Ödül Töreni
Dedeman İstanbul Otel
 
Nazire Dedeman Çağatay
Umut Vakfı Kurucu Başkanı
Konuşma Metni

Değerli Konuklarım,
Hoş geldiniz.
 
Bugün saat 12’de Taksim Meydanında Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşünün onuncu tekrarını  Bireysel Silahlanmaya hayır diyerek gerçekleştirdik. 
 
Bu akşam da 16. Bireysel Silahsızlanma Günü Ödül Töreninde siz değerli dostlarımla bir arada bulunmaktan mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim.
 
Bir ülkede her gün 8 kişi bireysel silahlanma ile öldürülüyorsa, orada “yaşama hakkı” sorunu var demektir.
 
Silahların soğuk ölümünün gölgesi düğünlere, derneklere, mutluluklara düşüyorsa, orada yaşama hakkımızı tehdit eden “kültürel” bir sorun var demektir.
 
Bugün itibariyle ülkemizde yaklaşık 2.5 milyonu ruhsatlı olmak üzere, toplamda 8 milyon civarında ateşli silah bulunuyor. 
 
Silah sahiplerinin ailelerini de katarsak yaklaşık 40 milyon insan, silaha her an ulaşabilecek durumdadır. Her yıl ortalama 3000 yurttaşımız ateşli silahlarla hayatını kaybediyor, 700 kişi yaralanıyor. Ölenlerin ardında kalanları da düşünürsek, her yıl en az 15 bin kişi bireysel silahlanma mağdurudur. 
 
Mağduriyet büyüktür, bu nedenle mücadele her yurttaşın sorumluluğudur ve Umut Vakfı’nın mücadelesi devam edecektir...
 
Silahlanmanın alt yapısını oluşturan kültürel motivasyonları ve psikolojik unsurları göz önünde bulundurunca, yaşama hakkımızın ne denli pamuk ipliğine bağlı olduğunu açıkça görebiliyoruz. Toplumda bu konuya duyarlılığı oluşturmak ve farklı yaklaşımların gelişmesini sağlamak amacıyla, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nün önemli olduğunu düşünüyorum.
 
17 yıl önce bugün başladığımız bireysel silahlanmayla mücadelemize aynı gayretle devam ederken, önemli bir mesafeyi de katettiğimizi belirtmek isterim. 
 
Yıllar önce, “bireysel silahlanma”dan söz ettiğimizde, bu kavramı açıklayabilmekte güçlük çekiyorduk. 
 
Bugün, gündelik hayatımızdaki silahın rolü, toplumsal zihniyetimizin ve davranışlarımızın aynası olan medyadaki tezahürleri, ısrarla sürdürdüğümüz akademik ve bilimsel çalışmalar ve yaptığımız tanımlamalar bu kavramın benimsenmesini sağladı.
 
Öte yandan, ilgili kanunlardaki boşlukların doldurulması konusundaki ısrarlarımız ve yaptığımız çalışmalar karşılık bulmaya başladı. Arkada bıraktığımız bir yıl içerisinde TBMM İçişleri Komisyonunda Umut Vakfının da katılımıyla çok ciddi çalışmalar gerçekleştirildi. Bazı maddelerde arzu ettiğimiz değişikliklerin bir çoğunun yapıldığını gördük. 
 
Sonuçlar her ne kadar yetersiz olsa da, tek işlevi öldürmek olan, şiddet ve şiddetin en uç noktası silahtan,  bireysel silahlanmadan kaynaklanan büyük mağduriyet azalmamışsa da, eskisinden daha fazla görünür olmuştur. Bireysel silahlanmanın mağduriyetlerinin görünür olması, duyarlılığı ve tedbirlerin alınmasını da gerekli hale getirecek ve hızlandıracaktır. 
 
 
Değerli konuklar,
 
Vakfımızın, diğer sivil toplum örgütlerinin ve yurttaşların çabalarındaki devamlılık hiç kuşkusuz önemlidir. Fakat, bireysel silahsızlanma konusunda, kanun yapıcı ve uygulayıcı mercilerin,  devlet adamlarının ve yerel yönetimlerin katkıları son derece etkilidir. 
 
 
Bu sebeple;
 
28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nün ülkemizde resmen tanınmasını bu konudaki toplumsal zihniyetin dönüşmesi ve bireysel silahlanmanın toplumda karşılık bulduğu kültürel algılanışın değişmesi açısından önemli ve gerekli buluyoruz.
 
İçişleri Komisyonunda halen görüşülmekte olan yeni silah kanun tasarısının bireysel silahlanmayı sınırlandıran ve zorlaştıran bir anlayışa sahip olacak şekilde meclise sunulmasını arzu ediyoruz.    
 
Hiç kuşkusuz, araştırma ve incelemeler, geleceğimizi şekillendirecek tartışmaları oluşturmak açısından önemlidir. 
 
Aynı zamanda sorunlarımızın görünür olduğu, sorunlarımızı tanımlamamızı kolaylaştıran önemli bir zemindir. 
 
Umut Vakfı, bir sivil toplum örgütü olarak, sorunlarımızın teşhisi ve çözüm önerilerine aracılık etmek amacıyla bu yıl, 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü Geleneksel Ödüllü Yarışması’nın konusunu bilimsel araştırma ve inceleme alanına ayırmıştır. 
 
Amacımız, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ilkesi ve ayrımcılığın gerçek ya da potansiyel çatışmaya yol açabilecek özelliklerine dikkati çekmek, şiddet, nefret söylemi, ırkçılık, öfke, suç korkusu, korkunun önlenmesi, medyanın ve kültür endüstrisinin rolü, silah ve bireysel silahsızlanma konularında toplumsal yaşamın disiplinler arası bir yaklaşım ile incelenmesine ve çözüm önerilerinin sunulmasına aracılık etmekti.  
 
Ayrımcılık her zaman olmasa da çoğu durumda, ulusal ve/veya uluslararası çatışmaların kaynağı olmakta, toplumsa barışı ve güvenliği tehdit eden boyutlara ulaşabilmektedir. Gençlerimizin hukukun üstünlüğünü benimsemiş, çevreye ve insanlığa duyarlı, uyuşmazlıkların çözümünde barışçıl yolları yeğleyen, yurttaş olma bilincine sahip bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunmak amacıyla faaliyetler yürüten Umut Vakfı, bireysel silahsızlanma konusunu da bu çerçevede ele almaktadır. 
 
Yarışmamızın değerli Seçici Kurulu Üyelerine, Sayın Erdal Atabek, Sayın Prof.Dr. Yasemin İnceoğlu, Sayın Prof.Dr. Nilüfer Narlı, Sayın Doç.Dr. Bülent Şam, Sayın Prof. Dr. Durmuş Tezcan, Sayın Ragıp Duran, Sayın Prof.Dr. İsmail Tufan, Sayın Dr.Ayhan Akcan, Sayın Prof. Dr. Timur Demirbaş  ve Sayın Fikret İlkiz’e  katkıları için yürekten teşekkür ediyorum.
 
Ayrıca, yarışmamıza katılan, eserleriyle bireysel silahsızlanma mücadelesine destek veren tüm katılımcılarımıza teşekkür ediyor; ödül alanları gönülden kutluyorum.
 
Evlatlarımıza, barış kültürünün yerleştiği bir toplum miras bırakmak için mücadelemize devam ediyoruz ve devam edeceğiz.
 
Umut dolu yarınlara efendim....