7.Bireysel Silahsızlanma Ödüllü "Gençlik ve Silah" Konulu Film Öyküsü ve Kısa Metrajlı Film Yarışmaları Ödül Töreni ve Forum

28 Eylül 2001
Lütfi Kırdar Kongre Ve Sergi Sarayı - İstanbul
 
Nazire Dedeman
Umut Vakfı Kurucu Başkanı
Konuşma Metni

 
Değerli konuklar,
28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü "Gençlik ve Silah" konulu Forum ve ödül töreni etkinliğinde sizlerle birlikte bulunmaktan mutluluk ve gurur duyuyorum. Bildiğiniz gibi Umut Vakfı, başka pek çok konuda olduğu gibi, "Bireysel Silahsızlanma" konusunda da senelerdir özenli ve ısrarlı çalışmalar yürütmektedir. Bu sabah Maçka Parkın’ da Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü Etkinliğini gerçekleştirdik. Canından can koparılan bizler ayakkabı bıraktık kırmızı bir halı üzerine sesimizi duyurabilmek, yaşama hakkını vurgulamak için. Silahla ölümlere ve şiddete dur demek için. Buruk, buruk olduğu kadar da anlamlı idi çağırımız ve haykırışımız. İstemimiz, çocuklarımıza ve torunlarımıza, yurttaşlık bilincine sahip, hukukun üstünlüğüne inanan ve şiddete dayalı duygulardan arınmış bireylerden oluşan bir dünya teslim etmektir.
 
Son günlerde yaşadığımız olaylar, bireysel silah bulundurma nedeninin, gösteriş, kişisel savunma ya da saldırı amaçlarını aşıp ulusal ve uluslararası politikanın aracı, ideolojilerin reklam aleti haline dönüştüğünü göstermektedir. NewYork’ta Dünya Ticaret Merkezi’nin yok edilişinde kullanılan silah, paket açma bıçağıdır. Ve bu bıçak dünyada savaş stratejisini değiştirmiştir. Herbert Khan’ın belirttiği gibi, bıçakla başlayıp nükleer silaha uzanan şiddet araçları bireysel silah kapsamına girmiştir. Savaş, devletlerin tekelinden çıkmış, bireyler, gruplar da savaş arenasına katılmışlardır. Kitleleri etkileyen güç ve şiddet kullanma , belirli merkezlerin elinden alınmış, kişiselleştirilmiştir. Bundan böyle şiddet çok merkezli bireysel, grupsal güç odakları tarafından da kullanılacak; ulusal, uluslararası politika da bundan etkilenecektir. Ulusal sınırları tanımayan "yeni bir çeşit savaş" başlamıştır.
 
Sözünü ettiğim değişime ülkemiz açısından bakıldığında bu tür çok başlılığın yaşamımızda öncelerden başladığını görmekteyiz. Türkiye’de toplumsal çözüm üretme mekanizmaları çoktan hantallaşmış ve hatta tıkanmıştır. Buna bağlı olarak da hukuk dışı yolları deneyenler, mafyadan medet umanlar çoğalmaktadır. "İhkak-ı hak", kural olmaya başlamış; toplumun, yolsuzluğu, şiddeti reddeden kesimleri etkisiz, umutsuz kalmıştır. Bu kanıksama, benim ve yandaşlarımın bütün gücümüzü hukukun üstünlüğüne, şiddetsiz toplum oluşturma umuduna vakfetmemize neden olmuştur. Umut Vakfı’nı kurduk. Yıllarca süren uğraşımızın sonucu bugün, umudumuzu bu salonda olan kişilerle ve diğer milyonlarla paylaşabilmekteyiz.
 
Değerli Konuklar; sizlere bazı verileri dile getirmek istiyorum.
Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlügü’nden alınan alınan veriler ise durumun vahimliğini gözler önüne sermektedir :
Ceza Mahkemelerinde, 2000 yılı istatiktiklerine göre, kasten ve taksirle adam öldürme suçları nedeniyle açılan toplam dava sayısı 26.403 olup bu davalarda yargılanan toplam sanık sayısı 38.865 tir.
 
Yine 6136 sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar hakkında kanuna muhalefetten 2000 yılı içerisinde toplam 21.515 dava açılmış, ve toplam 27.933 kişi yargılanmıştır.
 
Özetle; T.C. Kanununun adam öldürme cürümleri ve 6136 sayılı yasaya muhalefetten yargılanan toplam sanık sayısı 66.798’dir.
 
Bu rakkamlara adam yaralama dahil değildir. En az onbinlerce kişide bu suçlardan yargılanmaktadır.
 
Diğer bir gerçek ise Türkiyede kayıtlı 570 tane silah tamiri ve üretimi yapılan yerin mevcudiyetidir.
 
Tablolar acı olduğu kadar şiddete ne denli meyilli olduğumuzun göstergesidir.
 
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre ise ceza evlerinde 59 bin 901 tutuklu ve hükümlüden 12 bin 529 ’u adam öldürmek suçundan mahkümdur. Bu da en az 12 bin 529 kişinin yaşama hakkı elinden alınmış demektir.
 
Değerli Konuklar ; 
Umut Vakfı, amacını gerçekleştirebilmek için gençlere yönelmeyi ve gelecek kuşakları yetiştirmeyi seçmiştir. Zira, şiddet yanlısı ve uyuşmazlıkların hallinde silaha sarılan anlayış, önce topluma belli bir zaman diliminde yön veren yaş grubunun kemikleşmiş töresi olduktan sonra şimdi de geleceğe, yani gençlere doğru akmaya başlamıştır. Ne var ki bu töre bizim töremiz değildir. Aynı kuşaklara mensup olup geleceğe ve gençlere akıtacak çok daha aydınlık öğretileri bulunanlar, bu töreyi ve bu karanlık resmi, gençler adına ve gençlerle beraber reddetmektedir.
 
Mücadelemiz gençlere yurttaşlık bilinci vermenin, şiddeti ve silahı onların dünyalarından ayıklamanın ve onları hukuk devleti ilkelerine bağlı kılmanın mücadelesidir. Bunu yapmanın uygun mekanı sivil toplum örgütleri, uygun araçlarından biri ise sanattır. Bugün bu ikiliyi bir araya getirerek umudumuza doğru bir adım daha attık. Bu yılki yarışmamızın konusunu "Gençlik ve Silah" olarak seçtik.
 
Birbirinden değerli olduğundan kuşku duymadığım eserler "Film Öyküsü" , "Kısa Metrajlı Film" ve "Kısa Metrajlı Belgesel Film" kategorilerinde iki ayrı Seçici Kurula sunuldu. Seçici Kurul üyeleri titiz çalışmalarının sonucunda, ödül alacak yapıtları belirledi. Seçici kurul üyelerine, yarışmaya katılan tüm eser sahiplerine teşekkür ederim. Türkiye Barolar Birliği’ ne, İstanbul Barosu’ na , Open Society Institute’ a ve tüm Forum katılımcıları ile burada bulunarak bizleri onurlandıran herkese, umutlarının peşinden koştukları için teşekkür ederim.
 
Umut Dolu Yarınlara Efendim.