Hotel Dergisi Röportaj

2003
 
Nazire Dedeman
Umut Vakfı Kurucu Başkanı

 
Umut Vakfı’nın kurucusu ve başkanısınız. Vakıf hangi konularda ne gibi çalışmalar yapmakta?
 
Umut Vakfı 1993 yılında, geleceğimizin teminatı olan gençlerin ve çocukların silahtan ve şiddetten uzak yaşayan, sorunlarını ve anlaşmazlıkları şiddet içermeyen yöntemlerle çözebilen, barışçıl ortamlar yaratabilen, hukukun üstünlüğüne inanan ve adalet duygusu gelişmiş çağdaş insanlar ve iyi yurttaşlar olarak yetişmelerine katkıda bulunmak amacıyla kuruldu.
 
Vakıfımız, amaçları doğrultusunda her yıl geleneksel olarak heykel, fotoğraf, haber, karikatür ve kısa film gibi farklı dallarda “Bireysel Silahsızlanma” konulu ödüllü yarışmalar düzenlemekte, ”Yurttaş Olmak İçin…” eğitici eğitimleri vermekte ve akademik çalışmalar yayınlamaktadır. Umut Vakfı, Dünyadaki ilk Uluslararası Bireysel Silahsızlanma Sempozyumu’nu 2002 yılında Türkiye’de gerçekleştirdi. Ayrıca Birleşmiş Miletler’e danışmanlık statüsü için başvuruda bulunduk. 2004 yılında kabulünü alacağımız bu statünün diğer Türk sivil toplum örgütlerine de kapı açacağını düşünüyoruz. Bu yıl,  Türkiye Barolar Birliği ile 6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanununu ve Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Oyuncak Yönetmeliğini yeniden yapılandırmak ve bunu siyasi iradeye iletmek üzere bir komisyon çalışması başlattık. 3 - 4 Ekim tarihlerinde Ateşli Silahlar Kanunu’nun tartışılacağı bir sempozyum düzenleyeceğiz ve 28 Eylül günü her yıl tekrar ettiğimiz sessiz ayakkabıların yürüyüşünü ve Bireysel Silahsızlanma: YAŞAMA HAK TANIYIN konulu "1 Dakikalık Çizgi Film" yarışmasının ödül törenini gerçekleştireceğiz. Umut Vakfı, her yıl 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde yaptığı etkinliklerle, yıl içinde gerçekleştirdiği projeler ve topluma yönelik diğer faaliyetler vesilesiyle bu önemli sorunla ilgili toplumun bilinçlenmesini sağlamaya çalışmaktadır.
 
Geçtiğimiz haftalarda yaşanan bir acı olayın ardından Turizm sektörüne hizmet veren sivil toplum örgütlerine çağrı yaparak bireysel silahlanmanın turizme kötü etkilerinden bahsettiniz ve destek aradınız. Özetlemek gerekirse Turizm ve Silah bağlantısı nedir?
 
Bireysel silahlanma nedeniyle yaşanan ölüm ve yaralama olayları turizm sektörüne büyük zarar vermektedir. Toplumda şiddetin yaygınlığı nedeniyle suç işleme ve çatışma endişesi turistlerin o bölgeye seyahat etmesini engeller. Ayrıca turizmin ve toplumun sermayesi, kültürün göstergesi olan turistik yerler, bu toplumsal çatışmalar nedeniyle zarara uğrayabilir. Geçmiş tecrübelerden kaynaklanan, yaygın olan kanı ise turistlerin hedef alınmasının daha fazla ses getireceği düşüncesidir. 
Ülkemize gelmeyi arzu eden turistler öncelikle can güvenliklerinden emin olmak isterler. Örneğin insanlar İsrail’e, Filistin’e, Irak’a ya da çevre ülkelere tatil yapmak amacıyla gitmeye çekinirler. Çünkü orada yaşanan savaş ve çatışmalar nedeniyle can güvenlikleri yoktur. Savaş öncesi ve sonrasında aşırı bireysel silahlanmanın görüldüğü tespit edilmiştir. Bir bölgede suç oranının yükselmesi, çatışmaların ve isyan olaylarının patlak vermesi, turisti o bölgeden elbette uzaklaştırır.
 
Türkiye’de ise bireysel silahlanmadan dolayı yaşanan ölümler ve yaralanmalar can güvenliğini tehdit ediyor. 2,5 yaşındaki küçük Ali Stair’in talihsiz ölümü çok üzüntü vericiydi. Ailesi ve İskoçyalılar haklı bir tepki gösterdiler. Küçük bir çocuk serseri bir kurşun nedeniyle hayatından oldu. Bu yaşanan olay aile için elbette kolay değil, İskoçyalılar da şimdi Türkiye’nin güvensiz bir bölge olduğunu düşünmektedirler. Bu yönde bir lobby faaliyetinin başlatıldığını biliyoruz. Unutmamak gerekir ki, turizm ekonomimizin en önemli gelir kaynaklarından biridir ve yaşanan bu şiddet olayları bu önemli gelir kaynağına büyük zarar vermektedir. Turistten para kazananların, turiste, güzel ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerini layıkı ile sunmalarının yanında, turistin sağlığından mesul olmak gibi de bir misyonları olmalıdır. Turistin sağlığı ve emniyeti en çok turizmcileri ilgilendirmelidir.