İstanbul Koleji Söyleşisi

28 Nisan 2009
İstanbul Koleji
 
Nazire Dedeman 
Konuşma Metni

Sevgili Çocuklar, 
Öncelikle geçmiş çocuk bayramınızı içtenlikle ve sevgiyle kutluyorum.
 
Biz yetişkinler, sizlere barış kültürünün egemen olduğu, çağdaş bir toplum bırakmakla sorumluyuz. 
İşte bu nedenle, geleceğimizin teminatı siz çocuklara ve gençlere;
 
Atatürk’ün izinde önderlik yapacak kişilik ve beceriler kazandırarak, sizleri, ülkemizin gelişmesine yardımcı ve insanlığa yararlı bireyler olarak yetiştirmek, 
Hukukun üstünlüğünü benimsetmek ve uygulanmasına katkıda bulunmanızı sağlamak,
Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” anlayışından yola çıkarak, uyuşmazlıkların çözümlenmesinde barışçıl yolları seçmenizi yeğletmek, 
Bu bağlamda uzlaşma becerilerini sizlere öğretip benimsetmek üzere Umut Vakfı’nı 15 yıl önce kurduk.
Uzun yıllardır, bu amaçla barış ve uzlaşma için çalışırken, şiddetin önce biz bireyler arasında başladığını gördük.
 
Şiddet, hem bireye, hem de topluma onarılması zor zararlar verir. Oysa yaşam kıymetlidir ve insanın en temel hakkıdır. Bu hakkı korumak önce biz yurttaşların sorumluluğudur. Yurttaş olarak sorumluluklarımızı ve görevlerimizi yerine getirirken, haklarımızı talep etmeyi ve savunmayı unutmamak gerekir. Sizler genç ve çocuk yurttaşlar olarak haklarınızı öğrenin ve yaşama hakkınızın ne kadar kıymetli olduğunun farkına varın.
 
Bunun için şiddetin önce iki insan arasında başladığını unutmayın. Şiddet ve saldırganlık ilkelliktir.
 
Mitolojide ve farklı kültürlerde insanın doğuştan kurt mu yoksa kuzu mu olduğu tartışılır. Yani, şiddet doğuştan mı vardır, yoksa sonradan mı öğrenilir?
 
Şiddeti en fazla sosyalleştikçe öğreniriz. Aile, okul, oyun alanlarımız, kitle iletişim araçlarından özellikle televizyon gibi alanlar bizim sosyalleşme alanlarımızdır. Bu alanlarda; televizyondaki programlarda, oynadığımız oyunlardan, yetişkinlerimizden yaşamla ilgili şeyleri öğreniriz. Buralarda şiddetle karşılaşırız, şiddete tanık oluruz ve şiddeti öğreniriz.
 
Sizler, barışın ve uzlaşmanın gücüne inanınız. Hayatınızın ne denli kıymetli olduğunun farkına varınız ve önce kendinizden başlayarak, şiddet uygulamanın ilkellik olduğunu hatırlayınız. Çatışma yaşadığınız arkadaşlarınızla konuşarak, anlaşarak, barışçıl yollarla iletişim kurmanız, böylece sorununuzu çözmeniz sizi daha güçlendirir. Şiddet uygulamak ise yalnızca ilkellikle üstünlük sağlayarak, yalancı bir güç edinmenize neden olur.
 
Sizlere yapılmasını istemediğiniz şeyleri sizler de başkalarına yapmayınız. Kendi yaşam hakkınıza sahip çıkınız ve başkalarının yaşam hakkına saygı duyunuz.
 
Bir arkadaşınızla anlaşmazlık yaşadığınızda, kavga etmek ve dövüşmek yerine, kendinizi önce onun yerine koyunuz. Dinleyiniz ve anlamaya çalışınız. Çözemediğiniz bir sorununuzda, yetişkinlerinize başvurunuz. İnsanlara zarar verecek her türlü olaydan ve aletten de lütfen uzak durunuz.
 
Biz yetişkinlerin esas sorumluluğu, sizlerin, şiddeti öğrenmeden yetişmenizi sağlamaktır. Şiddetin en uç noktası ise bireysel silahlanmadır ve bireysel silahlanmaya karşı durmak bizlerin yurttaşlık görevidir.
 
Öyle ise bireysel silahlanma nedir?
 
Bireysel silahlanma; aynı toplum içinde yaşayan insanların, herhangi bir ideolojiye ait olmadan, ateşli silahlar, bıçaklar ve diğer aletlerle donanmasıdır.
 
İnsanoğlu; doğayla mücadele ederek, hayatta kalmaya çalıştığı ilkel zamanlarda, yiyecek sağlamak ve vahşi hayvanlardan, doğanın sert koşullarının tehlikesinden korunmak için ilkel silahlar yapmışlardı. Doğanın sert şartları bunu gerekli kılmıştı.
 
Daha sonraları, yerleşik topluma geçiş, ticaretin yaygınlaşması ve toplumsal organizasyonun oluşması ile birlikte silah; ticari hırslar ve rekabet yüzünden insanoğlunun “yaşama hakkı”nı tehdit eden bir araç haline geldi.
 
Modern hukuk devletinde biz yurttaşların silahlanmasına gerek yoktur. Çünkü, hukuk devletinde kurallar yasalarla belirlenir. Kolluk kuvvetleri olan emniyet ve jandarma ise bizim güvenliğimizi sağlamakla görevlidir.
 
Ülkemizin Anayasasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk devletinin en temel ilkesi; biz yurttaşların temel hak ve özgürlüklere sahip olmasıdır. Devlet, hukuk kurallarına dayanır ve vatandaşlara hukuki güvenlik sağlar. Buna göre, bir hukuk devletinde, öncelikle, temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmalıdır.
 
Bizim en temel hakkımız yaşama hakkıdır. Bir hukuk devletinde yaşayan biz yurttaşların yaşama hakkını güvenceye almak devletin görevidir. Bizim güvenliğimizi sağlamak da, bir hukuk devletinde kolluk kuvvetlerinin görevidir.
 
Bir suç meydana geldiğinde suçluyu yakalamak, cezalandırmak da yine devletin görevidir. Kendi yaşama hakkımızı korumak için silahlanmak, daha fazla suç ve daha fazla şiddet getirir. Bu nedenle, biz yurttaşlar, hukukun üstünlüğüne inanmalı ve adalete güvenmeliyiz. Çünkü, şiddet ortamından uzak durarak, birarada yaşamamızın gereği budur.
 
Böylelikle bizler, çağdaş bir toplumun bireyleri olarak, silahlanmanın ilkellik olduğunu benimseriz. Modern  bir toplumda yaşayan biz yurttaşların, silaha ihtiyacı yoktur. Çünkü bizler, sorunlarımızı anlaşarak ve uzlaşarak çözebilecek kadar zeki ve bilinçliyiz. Değil mi çocuklar?!
 
Siz gençlerin ve çocukların da, hukuk devletinde yaşadığınızı, hukukun üstünlüğünün ve adaletin en önemli ilkeler olduğunu hiç unutmamanızı diliyorum.
 
Biz yetişkinler ve siz çocuklar şunu kabul etmeliyiz:
 
Şiddetin en kaba hali bireysel silahlanmadır. Silahlar en çok kadınların, annelerinizin ve siz çocukların hayatını tehdit etmektedir. Bilim insanları yaptıkları araştırmalarla bunları kanıtlamışlardır. Geçtiğimiz yıl İstanbul’da yapılan araştırmalara göre, ateşli silahlarla ölen ortalama her 20 kişiden 1’i çocuktur.
 
Bizler şiddeti öğreniriz ve öğrenme sürecimiz ailede başlar. Anne ve babamızın birbirleriyle ilişkileri, oynadığımız oyuncaklar, bilgisayar oyunları, izlediğimiz çizgi filmler, okulda öğretmenlerimizin bizimle ilişkileri ve diğer çocuklarla oyunlarımız bize hayatı da öğretir. Özellikle oyuncaklarımız, gerçek hayatla aramızda, “gerçeği” temsil eden araçlardır.
 
Bu nedenle oyuncak silahlar sizlerin şiddeti öğrenmesinde etkilidir.
 
Unutmayalım: Silah sadece öldürür. Başka bir işe yaramaz.
 
Bu nedenle sadece insan öldürmeye yarayan silahın oyuncağı olmaz. Katılıyor musunuz çocuklar?
 
Oyuncak silah, size yalnızca şiddeti öğretir ve diğerleri üzerinde tahakküm kurarak “güçlü” olduğunuzu zannetmenizi sağlar. Oysa, bireysel silahlanma sadece güçsüzlerin, korkakların ve hala ilkel güç ilişkilerine güvenenlerin kabul ettiği bir şeydir.
 
Aksine sizler, zeki, çağdaş bireyler olarak; sorunlarını iletişimle ve uzlaşmayla çözebilecek, hak ve sorumluluklarını öğrenen ve talep eden, bunun sorumluluklarını da taşıyan yurttaşlar olursanız, gerçekten güçlü olursunuz.
 
Siz çocuklar bireysel silahlanmanın tehlikelerini biliyorsunuz... Çünkü; “Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın” konulu karikatür yarışmamıza katılan yaşıtlarınız, çizdikleri karikatürlerle ne kadar bilinçli ve akıllı olduklarını gösterdiler. Eminim siz ler de bireysel silahsızlanma konusunda karikatürler çizmiş olsaydınız, son derece etkileyici ve çarpıcı çizimlerle anlatırdınız...
 
Arkadaşlarınızın karikatürlerine hep birlikte bakalım ve onların çizgilerinden öğrenelim:
 
  Silah, evdeki sıradan eşyalardan biridir ve babanın gözetimindedir... Babalarınızdan silahlarını bırakmalarını isteyin...
 
 Silaha kilit takılmalıdır....
 
  Sünnet düğününde herkesin elinde  silah olması yaygındır... Düğünlerde ve kutlamalarda silahlara hayır deyin... Silahla kutlama yapanlardan ve yapılan yerlerden uzak durun. Silahla kutlama yapanları gördüğünüzde güvenlik güçlerine ihbar edin. Bireysel Silahsızlanmayı talep edin...
 
Hadi bakalım çocuklar, bu karikatürü siz yorumlayınız...  “mahsuscuk”tan öldüren silah... “mahsuscuktan “öldürmeyi öğrenmeyin. Bireysel silahlahsızlanmayı talep edin...
 
 Havaya ateş etmek öldürür... Havaya ateş etmek hem ateş eden silahlı kişinin kendi hayatını, hem de çevredekilerin yaşama hakkını tehdit eder.
 
   “Güzel bir dünya ve gelecek için silahlara hayır”...
 
 
 Silaha sahip olanlar güçsüz ve zayıf insanlardır. Silahlanmak üzücüdür ve tehlikelidir. Bakın arkadaşınız; kuşların bile insanların silahlanmasına üzüldüğünü düşünüyor...
 
 
 Silahlar, kurtulmamız gereken araçlardır... Buradaki çocuk elindeki uzaktan kumandayla silahı yok ediyor... Yani herşey sizin elinizde!
 
 Silahla oyun olmaz!
 
 7’den 70’e silahlanma yaygın...
 
 Büyüklerin silahı siz çocukları tehdit ediyor... Yaşama hakkınızı talep edin, büyüklere seslenin: Bireysel silahlanmaya karşı çıksınlar ve sizin yaşama hakkınız için tedbir alsınlar...
 
 Düğünlerde yapılan kutlama atışları insanların hayatını o denli tehdit ediyor ki; artık gelin ve damada hediye olarak çelik yelek verilmesi neredeyse normal olacak...
 
 Çocuklar silahlanmayı babalarından öğrenir...
 
 Babaların silahı en çok anne ve çocuğu  tehdit ediyor...
 
Sevgili çocuklar,
Bireysel silahlanma, siz çocukların yaşam hakkının istismarıdır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 6. Maddesi diyor ki, bu sözleşmeye imza atmış taraf devletler,
 
Her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler. 
Çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler.
Öyle ise, siz çocukların yaşama hakkını garantiye almak ve bireysel silahsızlanmayı benimsemelerini sağlamak önce devletin görevidir. Bu nedenle, yaşama hakkınızın güvenceye alınması için “bireysel silahsızlanma”yı talep edin. Devletin bu konuda gerekli tedbirleri almasını isteyin.
Anne ve babalarınızın, etrafınızdaki yetişkinlerin silahları varsa, onlardan kurtulmalarını ve sizin can güvenliğiniz için tedbir almalarını isteyin.
Anne ve babalarınıza şunları öğretin:
Öncelikle evde bulunan silahı boşaltsınlar, parçalarına ayırsınlar ve kilitli yerlerde tutsunlar.
Sizlerin oyun alanlarınızda ya da oyun oynamak için gittiğiniz yerlerde silah bulunmamasına dikkat etsinler. Oyun alanlarına çıkmadan önce orada silah bulunmadığını kontrol etsinler ve emin olsunlar.
Sizler ise;
 
Silahların yalnızca insanları öldürdüğünü ve yaraladığını her zaman hatırlayın. 
Eğer ortalıkta silah görürseniz ya da bulursanız kesinlikle dokunmayın... Anne-babanıza ya da yakınınızda bulunan yetişkinlere haber verin...
Silahla oyun olmaz!
 
Anneler, babalar, öğretmenler! 
Çocuklarımızın silahla yaralanmalarından ve ölümlerinden sizler sorumlusunuz, bizler sorumluyuz. 
Bizler, neyi seçersek çocuklarımız için o doğrudur. 
Çocuklarımızın mayası, bizim seçtiklerimizle, bizim yönlendirmelerimizle yoğrulur. 
Onların yaşama hakkını güvenceye almak bizim sorumluluğumuzdur...
 
 
Ve sevgili çocuklar, gençler!
 
Dostluk içinde, sağlıklı yaşamak sizin hakkınız.
 
Haklarınıza ve geleceğinize sahip çıkın.
 
Hukukun üstünlüğüne inanın, hak ve sorumluluklarınızı öğrenin, yerine getirin ve talep edin.
 
Bu konuda yetişkinleri uyarın...
 
Sizler geleceğimizin teminatısınız...
 
Şimdi hep birlikte çizgi filmlerimizi izleyelim. Sonrasında sormak isteyeceğiniz sorularınızı cevaplamaktan mutluluk duyacağım...
 
Umut dolu yarınlara...