NATO Küçük ve Hafif Silahlar ve Mayınlar Toplantısı
Umut Vakfı, her yıl Brüksel’de düzenlenen, toplam 49 ülkenin delegasyonunun temsilcilerinin katıldığı “Ad Hoc Working Group On Small Arms And Light Weapons (Salw) And Mine Action” toplantısına Nato tarafından bireysel silahsızlanma konusunu, Türkiye’deki gelişmeleri ve Vakfın çalışmalarını anlatmak üzere davet edilmişti. 14 Mart’ta, Nato binasında yapılan toplantıya Vakıf Başkanı Nazire Dedeman ve Umut Vakfı mütevellisi Av. Fikret İlkiz konuşmacı olarak katıldılar.
Toplantıya katılanların “Bireysel silahsızlanma” kavramını yeni bir yaklaşım olarak değerlendirdikleri bu toplantı, ateşli silah kullanımının uluslararası “güvenlik” boyutunun temsil edildiği bir merkezde “bireysel silahsızlanma niçin önemli ve gerekli” konusunu anlatmak açısından çok önemliydi. Ayrıca Small Arms Survey’in Araştırmacısı Sarah Parker ise hafif ve küçük silahlarla ilgili dünyadaki bölgesel uygulamalarla ile ilgili, önümüzdeki hafta yayınlamayı planladığımız bir sunum yaptı.
- Nazire Dedeman Konuşma Metni
- EAPC IN POLITICAL COMMITTEE SESSION
AD HOC WORKING GROUP ON SMALL ARMS AND LIGHT WEAPONS (SALW)
AND MINE ACTION
Meeting to be held at NATO Headquarters, 1110 Brussels,
on Friday, 14 March 2008 at 10 a.m.
NAZİRE DEDEMAN
UMUT VAKFI KURUCU BAŞKANI
KONUŞMA METNİ
Bayanlar / Baylar,Öncelikle, sizinle birlikte bulunmaktan duyduğum memnuniyeti belirtmek isterim.Türkiye’deki bireysel silahsızlanma konusundaki aktivizmimizi ve bireysel silahlanmanın kültürel ve sosyal nedenlerini sizlere sunma fırsatı verdiği için Mr. Miggins’e müteşekkirim.Bu son derece önemli konuyla ilgili Sayın Fikret İlkiz’in sunumundan önce, Umut Vakfı’nın Kurucu Başkanı olarak, Vakdımızın amacını ve vizyonunu sizlere tanıtmama lütfen izin verin.Umut Vakfı 1993 yılında, yitirdiğimiz dört evladımız olan Berna, Umut, Onur ve Önder’in anılarını yaşatmak ve gelecek kuşaklarla paylaşmak üzere kurulmuştur. Torunlarımız ve çocuklarımız olan bu 4 isim, aynı zamanda Vakfın adını ve amacını da simgelemektedir.Umut Vakfı’nın amacı:"Geleceğin teminatı olan gençlerimize Atatürk’ün izinde önderlik yapacak kişilik ve beceriler kazandırarak onları ülkemizin gelişmesine yardımcı ve insanlığa yararlı bireyler olarak yetiştirmek; kişilere hukukun üstünlüğünü benimsetip uygulamasında katkıda bulunmalarını sağlamak; önderimiz Atatürk’ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışından yola çıkarak, uyuşmazlıkların çözülmesinde barışçıl yolları seçmeyi yeğletmek; bu bağlamda uzlaşma ve (barışı sürdürme ve geliştirme) becerilerini bireylere öğretip benimsetmek..." tir.Bilindiği gibi barışın simgesi güvercindir. Barış fikrinin böylesine başat olduğu bir vakfın logosunun martı oluşunun nedeni ise, Vakfın amacının sadece barışı sağlamak olmayışıdır. "Barış" sınırlı bir kavramdır, barışa kavuşmayı vurgular. Vakfın amacı, barışa kavuşmanın yanında, barışı devamlı kılmak ve en önemlisi barış içinde gelişmeyi sağlamak, bu amaca yönelik önderler yetiştirmektir.Bu istemin simgesinin martı olduğunu gençler buldular. Çünkü, onlara göre martı, beyazın saflığının, masum olmanın, iyimserliğin simgesi, kendisiyle ve doğayla barışık olmanın özlemiydi.Ve işte Vakfımızın logosu; yükselişin sınırsızlığını deneyen dört martıdır. Martılar, evlatlarımızın ve toplumun bizlerden beklentilerinin simgesidir. Çabamız, bu beklentileri uçan martılarla tüm gençliğe yaymak, benimsetmektir; gençlerin Dünya’nın umudu olmasıdır...Umut Vakfı olarak amacımız doğrultusunda, 15 yıldan fazla süredir, hukukun üstünlüğü, barış kültürü, adalet, yurttaş olma bilinci ve bireysel silahsızlanma gibi konularda, ulusal ve uluslararası çok sayıda akademik çalışmalar, konferanslar, eğitim seminerleri ve kampanyalar düzenledik, kitaplar yayınladık. Her hafta güncellediğimiz web sayfamız, bizim süreli yayınımızdır. www.umut.org.tr, bugün gazeteciler, akademisyen ve yurttaşlar tarafından ciddi bir başvuru kaynağı olarak kullanılmaktadır.Sözlerime burada son verirken, Umut Vakfı Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Fikret İlkiz’i size takdim etmekten gurur duyarım.Sizleri saygıyla selamlıyorum.Umut dolu yarınlara... - Fikret İlkiz Konuşma Metni
- EAPC IN POLITICAL COMMITTEE SESSION
AD HOC WORKING GROUP ON SMALL ARMS AND LIGHT WEAPONS (SALW)
AND MINE ACTION
Meeting to be held at NATO Headquarters, 1110 Brussels,
on Friday, 14 March 2008 at 10 a.m.Av. Fikret İLKİZ
Umut Vakfi Mütevelli Heyeti Üyesi
“Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın”Bayanlar /Baylar,Bireysel silahlanma tanımını ortaya koyarak sunumumuza başlamayı faydalı görüyorum.Aynı toplum içinde yaşayan bireylerin herhangi bir ideolojiye ait olmaksızın ateşli silahlarla, bıçaklarla ve diğer aletlerle donanmasını “bireysel silahlanma” olarak tanımlıyoruz. Bu tanımı yaparken, belirtmek isterim ki; bireysel silahlanmada örgütlenme sözkonusu değildir. Devletlerin birbirlerine karşı silahlanmalarını “bireysel silahlanma” kapsamında tutmuyoruz.
Neden “Bireysel Silahlanma”nın önemli bir sorun olduğunu vurguluyoruz?Silahlanma, tüm dünya açısından önemli bir güvenlik sorunu hiç kuşkusuz. Ancak bireysel silahlanma, önemli bir kişisel ve toplumsal güvenlik sorunudur ve savaşlar kadar tehlikelidir. Çünkü;- Birlikte yaşamın temel oluşturduğu toplumlarda, bireysel güvenliğimizi kolluk güçleri sağlamakla görevlidir. Dolayısıyla toplumdaki asayişi sağlamak kolluk güçlerinin görevidir ve insanlar kendi güvenliklerini kendileri sağlama görevini üstlenemezler. Bu vesileyle belirtmek gerekir ki, hiçbir yurttaşın silahlanmasına gerek yoktur.
- Bireysel silahlanmanın insanlığa verdiği zarar silahlanma ile eşittir: Iansa’nın verilerinden biliyoruz ki; Dünya’da her gün 1000 kişi ateşli silahlarla ölüyor. Bu sayının 250’si direkt savaşlarda ölümlerden oluşurken; 750 kişi ise ateşli silahlarla meydana gelen cinayet, intihar, kaza gibi nedenlerle hayatlarını kaybediyorlar.
- Dünya’da 875 milyon silah kullanımda bulunuyor. Bu silahların %74’ü sivillerin elinde. Diğer %22,9’u devletlerin silahlı kuvvetlerinin, %3’ü polisin sahipliğinde bulunuyor. Bu rakamlar, bireysel silahlanmanın, devletlerinkinden daha fazla olduğunu gösteriyor. (IANSA)
Bireysel silahlanmaya karşı çıkmamızın temel gereklerinden bir diğeri ise, metodolojik yaklaşımımızla ilgilidir. Bir sorunu çözmek için bizce en iyi yöntem tümevarımdır. Dolayısıyla önce biz yurttaşlar silahsızlanarak, şiddet ile ilgili algılayışımızı değiştirmeli ve birlikte yaşadığımız diğer yurttaşların yaşam hakkını tehdit etmemeliyiz ki, daha sonraki adımlarda kitlesel olarak silahlanmaya karşı sağlam durabilelim.Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma ile ilgili Durum Nedir?Türkiye’de bireysel silahlanma son derece yaygındır ve silah edinme “mazeretleri” çok çeşitlidir.Türkiye’de yılda ortalama 3000 sivil yurttaş ateşli silahlarla hayatını kaybetmektedir. Bu sayının 700’ü ise kaza sonucu ölümlerden oluşmaktadır.Bireysel Silahlanmanın Nedenleri?Yapılan bir araştırmada (Bakırköy Psikiyatrik Tedavi ve Araştırma Merkezi) Türkiye’de silah ruhsatı almak için başvuranlara “neden almak istiyorsunuz” diye sorulmuş. Bu araştırmanın sonuçlarına baktığımızda, başvuranların gösterdikleri “mazeretler” sırasıyla şöyle:Evde Bulunsun (%23,6)Merak-Hobi (%16,7)Avcılık-Atıcılık (12,7)Meslek Gereği (%6,8)Hatıra (%5,5)İş Riski (%35)Bireysel silahlanmanın nedenlerini kültürel, toplumsal ve psikolojik olarak sınıflandırabiliriz.Psikolojik Nedenler:Kontrol edilemeyen ilkel güdüToplumda rağbet görme isteğiErkeklik simgesiGüç simgesiKorkuİntiharToplumsal Nedenler:Topluma ve kendine güvensizlikİletişim Kurmakta zorlukModaYanlış eğitimSuç işlemekSilahın toplumsallaşmayı arttırdığına ve silahlı erkeklerin kadınlar tarafından daha çekici bulunduğuna olan inançYabancılaşmaKültürel Nedenler:Havaya ateş ederek eğlenmek (spor ve diğer kutlamalarda)Düğünlerde silahla eğlenmekSilahı kutsayan ataerkil kültür (At, avrat, silah Türkiye’de bu kültürü işaret eden iyi bir atasözüdür...)Babadan oğula geçen silahlanma kültürüSilahın bir aksesuar olarak kabul edilmesiSilahın bir evcil hayvan olarak kabul edilmesiSilah ikramıSilaha ilişkin yanlış argümanlar:Silah insanı korur: Silah insanı korumaz. Silah, varlığıyla hem sahibinin hem de silah sahibi kişinin çevresinde bulunan diğer insanların hayatını tehdit eder.Çocuğun içindeki şiddet duyguları oyuncak silahla tatmin edilmelidir: Oyuncak, çocuğun kişiliğinin gelişiminde, öğrenmede ve öğrenileni pekiştirmede son derece önemli bir araçtır. Oyuncak silah da, şiddetin uygulama biçiminin en uç noktasını çocuğa öğretir. Bu nedenle oyuncak silahla oynayan çocuk, şiddet duygusunu gidermeyi değil, maalesef güç ile şiddetin silahta birleştiğini öğrenerek bu şiddet duygusunu yanlış şeklide pekiştirir.Bireysel silahlanmanın en önde gelen nedeni yoksulluktur.Atıcılık zararsız bir spordur.Evde bulunsun birşey olmaz.Silah üstün kılar.Silah öldürmez insan öldürür.Savaş ve Çatışma Ortamında Bireysel SilahsızlanmaBilinmektedir ki; çatışmanın ve savaşların olduğu her ortamda aynı zamanda bireysel silahlanma da artar. Çünkü savaş ve çatışma ortamlarında, sivillerin can güvenliği her an tehdit altındadır.Savaş ve çatışma ortamı sivillerin bireysel olarak silahlanmalarını çeşitli şekillerde teşvik etmekte ve denetimsiz silah dolaşımına uygun ortam yaratmaktadır:Öncelikle, çatışma ortamlarında siviller, resmi olarak devlet(ler) tarafından silahlandırılmaktadırlar. Çünkü savaş ve çatışma ortamında devletler yurttaşların can güvenliğini sağlayamadıklarını ve yurttaşın kendi can güvenliğini sağlaması gerektiğini kabul ederler. Hatta, güvenliği sağlamak üzere kolluk güçlerine ek olarak yeni geçici görevler üreterek, silah ve ücret vererek tampon mekanizmalar oluştururlar. Verilen silahların hangi amaçlarla, nasıl kullanıldığını ve dolaşımını takip edebilmek son derece önemlidir. Dolayısıyla çatışma ortamındaki sivillerin yaygın olarak silahlandırılması, hedeflenen amaçlar dışında, sivillerin can güvenliğini ve toplum huzurunu daha fazla tehdit eden bir ortamın oluşmasının baş nedenidir. Aynı zamanda, savaş ve çatışma dönemi sonrasında oluşacak son derece büyük bir başka potansiyel tehlikeye kaynaklık etmektedir.Ayrıca, çatışma ve savaş ortamlarında silah ticareti illegal olarak artar. Resmi olmayan yollarla silah ticaretinin yapılması, silah ticaretinin bu ortamlardaki faaliyetinin denetiminin tam olarak sağlanamaması bireysel silahlanmayı arttırır. Kaotik çatışma ortamı ise silah tüccarlarının faaliyetlerini ve dolayısıyla yasadışı kapitallerini de arttırmaları için uygun ortam sağlamış olur.En önemlisi; savaş ve çatışma ortamlarında, can güvenliği sebebiyle sivillerin ateşli silah edinme talepleri artar. Her bireyin bir veya daha fazla silah edinmesi, silaha kanun dışı yollardan rahatlıkla ulaşabilmesi, mevcut yaşam koşullarından dolayı “suç” kavramının sınırlarının genişlemesi ve takibinin zorlaşması ortamdaki şiddeti pekiştirmekte ve hatta sonrası dönemde devam etmesinin koşullarını yaratmaktadır. Örnek olarak, Amerika’nın başlattığı ve sürdürdüğü Ortadoğu’daki savaş ortamında, çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesinin yanı sıra; savaş sırasında bireysel silahlanmanın son derece yaygınlaşmış olması ve savaş/çatışmanın getirdiği yoksullaşma nedeniyle, toplum, asayiş suçlarıyla yüzyüze kalacaktır.Umut Vakfı’nın Bireysel Silahsızlanma konusundaki aktivizmiUmut Vakfı olarak çalışmalarımız temelde 2 ana yol üzerinden devam etmektedir:Toplumdaki bireysel silahsızlanma ile ilgili zihniyeti dönüştürmek
Bu konuya ilişkin mevzuatı değiştirmek ve uygulamasını takip etmek
1.Toplumsal Zihniyeti Dönüştürmek:15 yılı aşkın süredir konuyla ilgili çalışmamızın neticesinde elde ettiğimiz en önemli kazanım, toplumda “bireysel silahsızlanma” kavramının benimsenmesini sağlamaktır. Bu konudaki çalışmalara başladığımızda, “bireysel silahsızlanma” kavramının ve durumunun nasıl birşeye tekabül ettiği açıkça anlaşılamıyordu. Ancak Türkiye medyasının da ısrarlı çalışmalarımıza verdiği destekle, “bireysel silahsızlanma” bir kavram olarak yerleşti.Zihniyet dönüştürme stratejimiz temelde şu adımlardan oluşuyor:Akademik çalışmalar: Kavramla ilişkili disiplinlerarası, çok boyutlu çalışmalar yapıldı ve hala yapılmaya devam ediyor. Öncelikle durum tespit edildi, kapsamı belirlendi. Nedenler ve sonuçlar ortaya kondu ve çözüm önerileri belirlendi. Bu öneriler toplumdaki tüm ilgililerle paylaşıldı. Umut Vakfı’nda uzun yıllara dayanan çalışmalar sonucunda, “bireysel silahsızlanma” konusunda önemli bir bilgi havuzu ve network oluştu.Kampanyalar: Akılda kalıcılığı sağlamak, toplumun dikkatini canlı tutmak ve düşündürmeyi sağlamak üzere kampanyalar düzenledik. Bu kampanyaların bazıları halen devam ediyor.1) Türkiye Futbol Federasyonu’yla “Silahın Şakası yok” kampanyası dikkat çekici ve akılda kalıcılığı sağlayan bir çalışmaydı. Lig maçları sırasında, futbolcular sahaya “bireysel silahlanmaya hayır” sloganının yazılı oluduğu pankartlarla çıktılar. Bu kampanyayla hem çok sayıda seyirci, hem de toplum medya kanalları aracılığıyla “bireysel silahsızlanma” kavramını daha çok duydular.2) “Bireysel Silahlanmaya Hayır” imza kampanyası Umut Vakfı’nın kuruluşundan bu yana (15 yıldan fazla süredir) devam ediyor. Bugüne kadar kampanyamıza katılan yaklaşık 30.000 "Bireysel Silahlanmaya Hayır" demiştir.3) “Düğünlerde Silaha Hayır” kampanyası 2007’de başlatıldı. Türkiye, silahın “kutlama” amacıyla eğlencelerde yaygın kullanıldığı ülkelerden biridir. Umut Vakfı web sayfasında başlattığımız “Açık alanlardaki düğün, nişan, kına gecesi, sünnet törenlerine silahla katılmak yasaklanmalı mı?” anketine 5128 kişi katıldı ve %97’si “evet, yasaklanmalı” dedi. Ankara’da Haymana Kaymakamlığı ile 2007 yılının yaz aylarında yaptığımız bir örnek çalışma kapsamında, üzerlerinde “Düğünlerde Silaha Hayır” yazılı pankartlar tüm düğünlerin girişlerine asıldı. Belirtmek isterim ki, geçtiğimiz yaz o bölgede hiç kutlama atışı yapılmadı. Bu kampanyanın Türkiye genelinde yaygınlaştırılması için çalışmalarımız sürüyor.4) Devam etmekte olan bir diğer kampanyamız ise Çocukları Oyuncak Slahlardan Arındırma’dır. Bu kampanyanın başlangıcı, İstanbul’un büyük parklarından birinde düzenlenen bir şenlikle yapıldı. Çocuklar, 23 Nisan (2004) Geleneksel Çocuk Bayramı çerçevesinde parka davet edildiler. Oyuncak silahlarını toprağa gömerek üzerine çiçek ektiler ve oyuncak silah yerine kamyon, bebek gibi başka oyuncaklar aldılar.28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü28 Eylül 1993 tarihi, Sayın Nazire Dedeman’ın bir anne olarak evladını bir ateşli silahla kaybetmesinin tarihidir. Özel bir olaydan yola çıkarak, toplumsal bir harekete dönüşmüş olan bireysel silahsızlanmaya daha fazla dikkat çekmek ve en azından yılda bir kez toplum olarak bu sorun üzerine düşünmek için, Umut Vakfı olarak 28 Eylül tarihini “Bireysel Silahsızlanma Günü” ilan ettik. Bu günün Dünya genelinde de kabul edilmesini son derece önemsediğimizi belirtmek isterim. Toplumda benimsenmiş ve yerleşmiş olan 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde 14 yıldır çeşitli faaliyetler düzenliyoruz.Geleneksel Ödüllü Yarışmalar
Bu faaliyetlerden ilki, Geleneksel Ödüllü Yarışmalarımızdır. Bireysel silahsızlanma ve şiddet konusuna dikkat çekmek için farklı sanat dalarında yarışmalar düzenliyoruz. Şimdiye kadar resim, heykel, animasyon, reklam, kısa film, fotoğraf, karikatür, kompozison, bilimsel araştıma gibi dallarda 13 yarışma düzenledik. Bu yıl 14.sünü haber dalında gerçekleştireceğiz.“Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü”
Diğer geleneksel etkinliğimiz ise “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü”dür. Bu etkinlik, bireysel silahla yakınlarını kaybetmiş kişilerin, Birleşmiş Milletler’in 18 Temmuz 2001 tarihinde New York’da düzenlediği Ateşli Silahlar Konferansı sırasında, binanın önünde gerçekleştirdikleri protesto gösterisinin tekrarıdır. 8 yıldır, Umut Vakfı tarafından Türkiye’de düzenlenmektedir. Bu yıl 8. kez gerçekleştireceğimiz Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü’ne, bireysel silahsızlanma taraftarları, ateşli silahlarla hayatını kaybetmiş olanların yakınları katılmaktadırlar.Şiddeti temsil eden kırmızı halı üzerine, ateşli silahlarla ölen kişilerin adına “bireysel silahlanma”yı protesto etmek için ayakkabıları ve barışın simgesi olarak beyaz gül bırakılmaktadır. Türkiye’de, ölen kişinin ayakkabısı, kişinin ölümünün hemen ardından kapının önüne bırakılması bir gelenektir. Böylelikle kötülüklerin evin dışına çıktığına inanılır. “Ayakkabı bırakma” bu anlamda kültürel bir anlama da sahiptir.Bu yıl ise Türkiye’de bireysel silahsızlanmaya ilişkin kadın hareketi oluşturmak üzere bir projemizi uygulamaya başlıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, kadınlar toplumdaki kültürel dönüşümü sağlayabilecek en önemli aktörlerdir. Bireysel silahlanma ile kadının kültürel, sosyal ve ekonomi açısından ilişkilerini tanımlayarak; bu ilişkileri zihniyet ve kadının insan haklarını ihlal eden gelenekleri dönüştürmek için geliştirmeye çalışacağız. Bu konudaki her türlü desteğe ise açığız.Türkiye’deki medya alanı, bireysel silahsızlanma için gerçekleştirdiğimiz çalışmaların, tepkilerimizin, eylemlerimizin sıklıkla göründüğü son derece önemli bir işlevi üstlenmektedir. Israrlı, somut bilgiye dayanan ve insanın yaşam hakkını savunarak her kesime eşit mesafede duran aktivizmimize medya mensupları gönüllü olarak katılmakta ve zihniyet değişiminde son derece önemli bir işlevi yerine getirmektedirler
2.Mevzuat Değiştirme:Bireysel silahsızlanma konusunda Türkiye’deki aktivizmimizin diğer önemli bir yönü; silahlarla ilgili yasal mevzuatın, denetimi tam olarak sağlayacak, bireylerin silahlara ulaşımını ve edinmelerini engelleyecek şekilde yeniden düzenlenmesini sağlamaktır.Bugüne kadar özellikle 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki kanununun güncellenmesiyle ilgili çok ciddi çalışmalar yaptık. Değiştirilmesi gereken noktaları belirledik ve bir rapor halinde tüm ilgililere sunduk. TBMM İçişleri Komisyonu’nun bu kanunu yeniden düzenlemek üzere yaptığı toplantılara katılarak, görüşümüzü bildirdik. Yasa ile ilgili çalışmalar henüz tamamlanmış değildir.Ayrıca, Oyuncak silahlara ilişkin T.C. Sağlık Bakanlığı Oyuncaklar Yönetmeliği’ni, uzun bir Komisyon çalışması sürecinde detaylı olarak inceledik. Konuyla ilgili uzman görüşlerini aldık ve çocuklara zarar verecek bilye ve sert madde atabilen oyuncak tabancaların oyuncak kapsamından çıkarılması gerektiğini içeren bir rapor hazırlayarak, tüm ilgililere gönderdik.Yakın zaman önce ise; Umut Vakfı olarak uzun zamandır üzerinde çalıştığımız kurusıkı silahlar konusunda Türkiye’de çok önemli bir gelişme meydana geldi.5729 sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun, 23 Ocak 2008 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurul’da kabul edildi. 23. Dönem, 2. Yasama Yılı, 53. Birleşimde kabul edilen yasa ile son derece önemli bir düzenleme yerine getirilmiş oldu. Kurusıkı silahlar suçta son derece yaygın şekilde kullanılan suç aletleri olarak ilk kez dikkate alınmış oldu ve en önemlisi, toplumda yerleşik olan “kurusıkı silahlar oyuncaktır” algısı da kırılmış oldu.Umut Vakfı, 12 Ocak 2008’de, Kurusıkı Silahların Hukuki ve Sosyal Durumu Arama Toplantısı’nı düzenledi. İçişleri Komisyonu’nun hazırlamış olduğu “Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun”, katılımcı uzman ve bilim adamları tarafından detaylarıyla incelendi, tartışıldı ve belirledikleri öneriler bir Sonuç Bildirgesi ile açıklandı. Bu Sonuç Bildirgesi’ne göre, yasada mutlaka yer verilmesi gerektiğini önerdiğimiz 4 maddeden 3’ü, milletvekilleri tarafından verilen önergelerle yasa kapsamına alındı. Kabul edilmeyen madde “psikiyatrik muayenede sağlam olduğunu gösteren rapor” önerisiydi. Kuru-sıkıların talep edilmesini tamamen engelleyecek olan bu madde, silah sektörünün muhalefetiyle yasada yer almadı.Şimdiye kadar yaptığımız çalışmalar “Bireysel silahsızlanma” konusunda Türkiye’de ciddi bir kamuoyunun oluşmasını sağlamıştır. Türkiye’deki bireysel silahlanma karşıtlarının %30-35 civarında olduğunu yaptığımız gözlemlerle söyleyebiliriz.Zihniyet değişimi aynı zamanda, insanın “insanca” yaşam hakkını tehdit eden kültürel unsurları dönüştürmekle mümkün olacaktır. Buna karşın zihniyet değişimi bugünden yarına gerçekleşecek hızlı bir süreç değildir. Bu nedenle, her türlü desteğe açık olarak, devamlı ve etkili faaliyetlerle bu konudaki çalışmalara devam ediyoruz.
Sunum Dosyası