Orta Doğu Medya Konferansı : Barış Ortamına Doğru

15 - 17 Temmuz 1994
Umut Vakfı Ankara
 
Nazire DEDEMAN 
Umut Vakfı Kurucu Başkan
Konuşma Metni

 
Saygıdeğer konuklar, sayın katılımcı ve misafirler; sizlere Umut Vakfı’na hoşgeldiniz diyorum. Bu toplantı, Umut Vakfı’nın öncülüğünde Ibn Haldun Gelişme Araştırmaları Merkezi, Kahire ; Barış Araştırma Merkezi, Tel Aviv ; World Media, Paris ve Search for Common Ground, Washington DC’nin dayanışmasıyla Orta Doğu’da gerçekleştirilen ilk toplantıdır. Bu olayın, barış içinde bir Dünya yaratma çabalarımızda bu kuruluşlarla yaptığımız işbirliğinin bir örneğidir.
 
Umut Vakfı’nın amaçlarının biri de uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik uzlaşma yöntemlerini öğretmek ve barışın kurulup sürdürülmesine yardımcı olacak bir ortam yaratmaktır. Toplantımız, bu amacın gerçekleştirilmesi yolunda önemli bir adımdır.
 
Dünyamızda anlaşmazlıkların olması kaçınılmazdır, ancak bu anlaşmazlıkların şiddet kullanımı yoluyla çözülmeye çalışılması önlenebilir. Basına yansımız anlaşmazlıkların barışçı yollarla mı, yoksa şiddet kullanılarak mı çözümleneceğini medyanın telkin ettiğini, seçeneklerden birisinin yeğlenmesinde etkili olduğu inancındayım. Medya, okuyucular, dinleyiciler ya da izleyiciler için anlaşmazlıkların aktarıcısı ve yorumcusu konumundadır ve yayınlarında bu konuda habercilik işlevini yerine getirirken, aynı zamanda gerek bilerek, gerekse bilmeyerek, çözüm yollarını da önermektedir.
 
Haber medyası, uyuşmazlıkları bildirme süreci içerisinde yol alırken, kendilerine yol arkadaşlığı yapacak yeni yoldaşlar belirmektedir; yoldaşları uzlaşma uzmanlarıdır. Çünkü uyuşmazlıklar, hem haber medyasının hem de uzlaşma uzmanlarının ilgi alanına girmektedir. Bu durumu uzlaşma bilimi terminolojisini kullanarak anlatmak istersek, her iki meslek mensubu da anlaşmazlıklara üçüncü taraftır.
 
Bu meslek mensupları aynı yolda ilerlerken dikkatlerini anlaşmazlığın değişik yönleri üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Uzlaşma uzmanları, anlaşmazlığın giderilmesi üzerinde dururken, haber medyası söz konusu anlaşmazlığın varlığından ve kaydettiği kitleleri haberdar etmek için çaba sarfeder.
 
Bu iki taraf arasında diğer bazı farklılıklar da söz konusudur; anlaşmazlıkların giderilmesine yönelik etkinliklerde özel yaşama saygı ön plana çıkarken, medya etkinliklerindeyse, sadece ilginin belli bir alanda yoğunlaştırılması gözetilmektedir. Çözüm arayışlarının provokasyondan ve kesin yargıdan uzak olması gerekirken, haber medyasının hem provakatör, hem de olaya kesin yargıyla yaklaşması söz konusu olabilmektedir.
 
Bir anlaşmazlığın barışçı bir çözüme doğru gitmesi halinde dahi bu hususlar geçerliliğini korumaktadır. Sorun çözümleyici, her iki tarafında kazançlı çıkacakları bir diyalog ortamı yaratmaya çalışırken, haber medyasının aynı olaya sadece tek bir tarafın kazanabileceği bir kavga veya anlaşmazlık olduğu yolunda bir yaklaşım benimsemesi her zaman olasıdır.
 
Bunun bir sonucu olarak, sorun çözümleyicileri, kendilerini ilgilendiren herhangi bir anlaşmazlıkta tarafsız bir üçüncü taraf konumundadırlar ve olmak zorundadırlar; haber medyasının ise belli bir tarafı savunan üçüncü taraf rolü oynadığına sıklıkla tanık oluyoruz.
 
Medyanın toplumsal rolünün sorunları çözmek değil, bunlar hakkında haber vermek olduğu çok kolayca söylenebilir. Bu konuda ben de aynı görüşte olmama karşın, medyanın görevinin kesinlikle ateşe körükle gitmek ve durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmek olmadığını da söylemek isterim.
 
Haberlerde anlaşmazlıkların veya sorunların gelişimini izlerken, hemen her zaman adets tipik bir kovboy filmi izliyormuşum hissine kapılıyorum. Eğer filmin başında bir kovboy yemyeşil çayırlarda huzur içerisinde at sürüyorsa, mutlaka birileri kendisine ateş edecek ve kavga başlayacak demektir. Daha sonra, medya tabiriyle, anlaşmazlığın haberini verme işlevi başlamış olur. Eğer film, bir kovboyun kasabaya yaklaşması ile başlarsa, mutlaka o kasabada birileriyle kavga edecek ve sonuçta habercilik başlayacaktır. Bu noktada sorunun neden kaynaklandığını pek bilemeyiz. Ancak senarist, olayın gelişatı içerisinde olayın nedenlerini ve aslını açıklayarak, konu hakkında bizi eğitecek, böylelikle de seyirci olayı kavrama şansına sahip olacaktır.
 
Gerçekten sürükleyici filmler, hikayenin her iki yanından da bilgi sahibi olduğumuz, ancak kolaylıkla taraf tutamadığımız filmlerdir. Karar verebilmek için daha fazla bilgiye gereksinim duyarız. Olayın ortalarına yaklaştıkça anlaşmazlığın en şiddetli kısmına geliriz ve artık olayın nasıl çözümleneceğini merak ederiz. Olay uzadıkça ya hayal kırıklığı, ya umutsuzluk ya da rahatsızlık hissederiz; anlaşmazlığın en iyi şekilde çözüme kavuşmasını dileriz. Bir dizi güçlük ve arbedenin ardından anlaşmazlık şu veya bu şekilde çözüme kavuşur ve kovboyumuz batan güneşe doğru atının üzerinde kaybolur.
 
Kovboy filmleri ve habercilik aslında pek birbiriyle benzeşmez. Öncelikle haberleri izlerken, anlaşmazlığı iyice analiz etmek istememe karşın, anlaşmazlığın nedenleri ve içeriği konusunda çok nadiren bilgi sahibi olabiliyorum. İkinci olarak, tarafsız bir haber yorumu almak istememe karşın olayın her iki tarafından da haber alabildiğim çok nadirdir. Üçüncü ve en önemlisi sorunun nasıl çözümlendiği konusunda çok nadiren bilgi sahibi olmamdır; çünkü sorun çözüme yaklaştığı zaman artık kamu oyunun ilgisini çekmez düşüncesiyle medyanın konuya ilgisi dağılmaktadır.
 
Anlaşmazlıklar hakkında TV haberlerini izlemek ve gazete haberlerini okumak, aynen gecenin bir yarısında TV film kanalları arasında zapping yapmakla aynı anlama gelmektedir. Anlaşmazlık, anlaşmazlık, sorun her yer de sorun, ancak gözle görülür hiçbir çözüm yok. Bazı sorunlar akut, bazıları ise kronikdir; ancak bunları her zaman haberler de görebilirsiniz. Başı sonu olmayan bu haberler insanı nasıl da umutsuzluğa, sıkıntıya ve güvensizliğe iter. Sonu gelmeyen bir iş kadar insanı strese sürükleyen bir şey daha yoktur.
 
Bir haber tüketicisi olarak, olayın ikinci yarısını da izlemek isterim. Bir hikayeyi başından sonuna kadar izlemek ne kadar da ilginç olurdu. Yani bir anlaşmazlığın ortaya çıkışından, sonuna kadar. Eğer medya, kamuoyuna olayların gelişmelerini ve önemini eksiksiz olarak aktarır ve anlaşmazlıkların çözümü hakkında sürekli aynı tempoda ayrıntılı haberler ulaştırırsa, sadece toplumsal rolünü üstlenmekten de öteye gidebilecektir. Okuyucu ve dinleyiciler, sorunların nedenleri ve alternatif çözümlerini kavradıkları zaman daha da ilgili, dikkatli ve aktif olabileceklerdir.
 
Ancak bu yapıldığı takdirde, medya batan güneşe karşı huzur içerisinde at sürebilecektir. Ama beline silahını takmış ve sorunu bir şov yaparcasına şiddetle çözmüş olmanın gururuyla ayrılan kovboylar gibi değil, ancak insanların gözünde başarılı bir sorun çözücü olarak ve barış dolu bir dünya için daha fazla UMUT verici olmanın gururuyla ayrılan bir kovboy edasıyla.
 
Teşekkür ederim.