Şanlıurfa, Fatih Sultan Mehmet Parkı - 28 Eylül 2004
Dr. Ahmet Eşref FAKIBABA Konuşma Metni
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı
Sayın Valim,
Sayın Emniyet Müdürüm,
Sayın Umut Vakfı Başkanı ve Yöneticileri,
Sivil Toplum Kuruluşlarının değerli temsilcileri,
Kıymetli basın mensupları ve sevgili misafirlerimiz.
Sözlerime bireysel silahsızlanma günü etkinliklerinin ilimizde gerçekleştirilmesinden duyduğumuz memnuniyeti ifade ederek başlamak istiyorum. Hepiniz hoşgeldiniz.
Toplumsal yaşamın öngördüğü en temel ilkelerden birisi, başkalarının yaşama hakkına saygı duymaktır. Herkesin, bir diğerinin yaşama hakkına duyacağı saygı toplumsal barışı ve huzuru beraberinde getirecektir.
Ana beslenme kaynağı cehalet olan ve çeşitli suni gerekçelerle ortaya çıkarak insanları felakete sürükleyen silahlanma alışkanlığı her yıl bir çok vatandaşımızın hayat hakkını gaspetmekte ve nice ocakları söndürmektedir.
Sonu kesinlikle pişmanlıkla neticelenen ve anaları gözyaşları içinde bırakan bu alışkanlığa karşı topyekün bir mücadele başlatmak zorundayız. Bu olaya ne kadar önem verdiğimizi de, 11 Nisan Kurtuluş Bayramları’nda –temsili dahi olsa- silahlı kutlamayı kaldırarak belirtmek düşüncesindeyiz.
İnsana sıkılan kurşun, her şeyden önce onun yaşam hakkına sıkılmıştır. Bu ülkede her vatandaşın yaşama hakkı diğerinden fazla veya eksik değildir.
Konuşmamın sonunda, bir düşünürün sanki bugünleri tarif ederek: “Bir gün gelecek katil neden öldürdüğünü, maktül neden öldüğünü bilmeyecek” şeklinde sarfettiği sözleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Böylesine önemli bir konunun ev sahipliğimizde tartışılmasından duyduğum memnuniyeti dile getirirken, evlatlarını cehalet kurşunlarıyla kaybeden acılı ailelerin kederlerini paylaşıyor, bu organizasyonun çok önemli neticeleri beraberinde getirmesi temennisiyle hepinize en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü
Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü
Şanlıurfa Fatih Sultan Mehmet Parkı
2004
NAZİRE DEDEMAN
Umut Vakfı Kurucu Başkanı
Değerli Şanlıurfa’lı Yurttaşlar,
Umut Vakfı’nı kurmaya 1993’de karar verdik. Amacımız; “Geleceğin teminatı olan gençlerimize hukukun üstünlüğünü benimsetip uyuşmazlıkların çözülmesinde barışçıl yolları seçmeyi yeğletmekti. Gerekçelerimiz haklıydı ve başarmalıydık. Zamanla farkettik ki Umut Vakfı Bireysel Silahsızlanma konusunda faaliyet gösteren tek sivil toplum kuruluşu olarak çalışmalarına yalnız başına devam ediyor. İnsanlarımız silahlarla mağdur edilmelerine rağmen kimse ‘bireysel silahlanmanın’ topluma verdiği zararları bilmiyor. İnsanlarımız, özellikle kadınlarımız silahla katlediliyor. İşin kötü olan yanı katledilenler hep yakınları, bir tanıdıkları, bazen babaları, kardeşleri, amcaları, komşuları tarafından öldürülüyor. Oysa ki dünyada hiç bir sebep bu canilik için haklı olamaz. Törelerimiz asla bir cana kıymayı emrediyor olamaz.
Toplum yaşamında, aile yaşamında mutlaka anlaşmazlıklar olacaktır. Kimileri hata yapabilir. Bunun için hukuk vardır. Hukukun üstünlüğü mutlaka benimsenmeli ve hukuk işletilmelidir. Eğer biz bir hukuk devletiysek ve demokrasiye gönül vermişsek bize yapılmasını istemediğimiz şeyleri başkalarına yapmamalıyız. Çağdaşlık bunu gerektirir.
Uzlaşma ve hoşgörü içimize sindirmemiz gereken kavramlardır. Silah sesleri bir türlü dinmiyor, gözyaşları sessizce akıyor... Aynı toplum içinde yaşayan yurttaşların, güvenlik güçlerine rağmen, birbirlerine karşı silahlanmaları kadar acı bir durum daha olabilir mi? Çağdaş yaşamla bir türlü bağdaşmayan silahlanma giderek artıyor. Bireysel silahlanmanın toplumumuza sorun olarak yansıması ise, ateşli silahlarla gerçekleşen cinayet, kaza ve intihar olgularıyla yılda ortalama 3.000 yurttaşımızın can kaybıdır.
Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa iki gencini ve daha doğmamış, ana karnında beş aylık olan bir günahsız bebeği töre cinayetine kurban verdi. Biri genç bir hanımdı öldü, diğeri karnındaki bebekti öldü ve cinayetleri işleyen ailenin delikanlısıydı. Bir aileden üç kişiyi Şanlıurfa kaybetti. Şanlıurfa kaybetti. Töreler cinayet emretmez. Töreler insanların haklarını korumak içindir, insanları mutlu kılmak içindir, topluma refah getirmek içindir. Kimse kimsenin canını alma hakkına sahip değildir. Ülkemizde en ağır suçlara bile idam cezası verilmezken bir insanın hayatına son vermek kimsenin haddi değildir. Kimse kendini kanunla bir tutmaya yetkili değildir. Törelerin yerini hukuk almıştır. Bunu inkar etmek ülkemizi en az yüzyıl geri götürür.
Bugün burada toplandık. Bireylerin elindeki silahları sessizce protesto etmek için. İçimizdeki çığlık töre cinayetlerine, kan davalarına isyan ediyor. Evladını bir silahın kör kurşununa kurban vermiş bir anne olarak biliyorum ve sizlere sesleniyorum. Bir insanın yaşamı kadar değerli hiçbir onur, hiçbir şeref, hiçbir töre, hiçbir dava yoktur. Bunu en iyi acıyla baş eğmek zorunda kalan, insanlık haklarından faydalandırılmayan anneler, kadınlarımız bilirler.
Burada yitirdiklerimizin ardından kırmızı halının üzerine ayakkabılar koyacağız. Yitirdiklerimizin resimlerini lanetlediğimiz şiddeti simgeleyen, kan kırmızısı halının üzerine koyacağız. Toplumun onlara ve ailelerine özür borcu var. Bunu yaparken uzlaşma ve hoşgörülü olma erdemlerini unutmamalıyız.
Uzlaşabilmek, hoşgörülü olabilmek çok zordur. Ama yurttaşlarımız zoru başarmayı bilirler. Özellikle kadınlarımıza sesleniyorum. Evlatlarınıza sahip çıkın, silahlara karşı çıkın. Cinayetlere dur deyin.
Şanlıurfalı yurttaşlarımızın önünde Edirne’den Ardahan’a tüm yurttaşlarımıza son mesajım şudur : Maçlarda, düğünlerde ve kutlamalarda silah atmayınız. Alkışlamak yeterlidir. Düğünlerde halay çekin, coşkunuzu bu şekilde ortaya koyun. Elde silahla düğüne katılmak geline ve damada saygısızlıktır. Düğünlerinize ve kutlamalarınıza silahla gölge düşürmek isteyenlere izin vermeyin.
Hangi anne, baba, kardeş ister ki evladı, kardeşi ölsün ya da katil olsun. Mağduriyet çift taraflıdır. Birbirinize baskı yapmayın. Kimsenin buna hakkı yok. Başkalarının hayatı üzerinde kimsenin yetkisi yok.
Toplumda husumetler olabilir. Çıkar kavgaları olabilir. Ancak, silahla kazanılan zafer, zafer değildir. Hiledir. Kimseye yakışmaz. Zorbalık toplum vicdanında lanetlidir. Hukukumuzda suçtur.
Gerçek güç uzlaşmayı becerebilmektir. Gerçek sevinç kuvvetle alkışlamayı bilmektedir. İnsan hayatına değer verin. Ancak böyle değer bulursunuz.
Hepinizi sevgiyle kucaklıyor, saygılarımı sunuyorum.
Umut dolu yarınlara ...
Umut Vakfı
28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü Etkinlikleriyle Şanlıurfa’daydı
Umut Vakfı tarafından her yıl düzenlenen 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü
“Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” ve “Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın” konulu Resim Yarışması Ödül Töreni bu yıl Şanlıurfa’da gerçekleştirildi.
Bireysel silahlanma sorununun son derece yoğun yaşandığı illerimizden biri olan Şanlıurfa’da, halkın soruna ilgisini çekmek ve bilinçlendirmek amacıyla düzenlenen 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü etkinlikleri, Şanlıurfa Valiliği, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü’nün de katkılarıyla gerçekleştirildi.
28 Eylül, Salı günü saat 11:00’de başlayan ve Şanlıurfa Fatih Sultan Mehmet Parkı’nda gerçekleştirilen Bireysel Silahsızlanma Günü etkinliklerine sivil toplum Örgütü temsilcileri, basın mensupları, Şanlıurfa halkı katıldı.
Umut Vakfı, topluma bireysel barış kavramını benimsetmek üzere, her yıl 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde çeşitli etkinlikler düzenliyor. Bu yıl Şanlıurfa’da gerçekleştirilen 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” etkinliğinde, Umut Vakfı Kurucu Başkanı Nazire Dedeman’ın konuşmasının ardından, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba bir konuşma yaptı.
Tan Sağtürk ve Mişa Kolozin’in dans performanslarının ardından ise İstanbul Devlet Opera ve Balesi Sanatçısı Soprano Gülderen Erdoğmuş ve gitarda Kerem Türkaydın’ın müzik dinletisi eşliğinde, etkinliğe katılanlar kırmızı halı üzerine simgesel olarak ayakkabı bıraktılar.
Şanlıurfa Fatih Sultan Mehmet Parkı’nda düzenlenen 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” etkinliğinin ardından, Umut Vakfı’nın Bireysel silahsızlanma konusunda bu yıl düzenlediği “Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın” konulu Resim Yarışması’nın Ödül Töreni gerçekleştirildi. Ödül Töreni’nde Birincilik Ödülü “Bulantı 3” adlı eseriyle Atilla Galip Pınar’a, İkincilik Ödülü “Korkmamak için korkulan olmak” adlı eseriyle Ünsal Bahtiyar’a ve Üçüncülük Ödülü İpek Deniz Beygo’ya verildi. Mansiyon’lar ise “Söz Havuzu: Adabe Photoshot” adlı eseriyle Melih Apa, ”Bir Varmış Bir Yokmuş” adlı eseriyle Güliz Baydemir, “Oyun” adlı eseriyle E. Oktay Değirmenci, “Onay” adlı eseriyle Ayben Kaynar ve “Töre-n” adlı eseriyle Ünal Kuş’a verildi.
Umut Vakfı, geleceğin garantisi olan gençlerimizi hukukun üstünlüğünü benimsemiş, çevreye ve insanlığa duyarlı, uyuşmazlıkların çözümünde barışçıl yolları yeğleyen, yurttaş olma bilincine sahip bireyler olarak yetiştirmeyi amaçlarken; ülkemizde kanayan bir yara olan bireysel silahlanma sorunuyla 10 yıldan bu yana mücadele ediyor.