Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü - 28 Eylül 2007
- İstatistikler
-
28 Eylül 2007
Türkiye’de BİREYSEL SİLAHLANMA ’ya İlişkin İstatistikler
Emniyet Genel Müdürlüğü göre, ülke genelinde polis bölgesinde suçların işlenmesinde silahın kullanılması ile amaçsız silah kullanılmasındaki görüntü şöyledir:
ELE GEÇİRİLEN
Umut Vakfı
SİLAHLAR
2005
2006
2007 nisan
2007 sonu öngörüleri
RUHSATLI
2604
2659
767
2715
RUHSATSIZ
12978
19769
5809
30113
TOPLAM
15582
22428
6576
32828
Artış hızı %
143,93531
146,3706082
Ruhsatlı Ruhsatsız Silah Oranı
2005
4,983870968
2006
7,434749906
2007
7,573663625
2007 öngörü
11,09134438
2007 yılı Ocak – Nisan ayları arasında
Kişilere, mal varlığına, topluma, millete ve devlete karşı toplam 276.572 olay meydana gelmiştir. Bu olaylarda 3037 kişi ölmüş ve 54.350 kişi yaralanmıştır. Bu olaylarda kullanılan ve ele geçirilen ruhsatlı silah sayısı 767; ruhsatsız silah sayısı ise 5809’dur...
2007’nin ilk 4 ayında suçta kullanılan ruhsatsız silah sayısı, ruhsatlıların 7,5 katından fazladır...
2006 yılında
Mala ve şahsa karşı toplam 785.510 olay meydana gelmiştir. (Mala karşı:463.834 olay
Şahsa karşı: 321.676 olay) Bu olaylarda 8069 kişi ölmüş ve 161.602 kişi yaralanmıştır. Sözkonusu olaylarda kullanılan ve ele geçirilen ruhsatlı silah sayısı 2659; ruhsatsız silah sayısı ise 19.769’dur...
2006’da suçta kullanılan ruhsatsız silah sayısı, ruhsatlıların yaklaşık 7,5 katıdır...
Kuru sıkı silahla:
İstanbul Emniyet Müdürlüğü verilerine göre; İstanbul’da 2006 yılının ilk 9 ayında, sadece polis bölgesinde kurusıkı silahların karıştığı olay sayısı 2475. Kuru sıkı silahın gerçek silaha dönüştürülmesi ile 33 kişi öldürülmüş, 566 kişi yaralanmıştır. 391 adet gasp olayı meydana gelmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı’nca derlenen verilere göre; 2006 yılı verilerine göre, 2066 Adam Öldürme ve Adam Öldürmeye teşebbüs suçları toplamının (2066) % 29’u ateşli silahla, %20’si bıçakla ve % 51’i ise diğer enstürmanlarla işlenmiş bulunmaktadır. Kullanılan ateşli silahların % 87’sinin ruhsatsız olduğu saptanmıştır.
Öte yandan aynı yıl içerisinde (2006) "meskun mahalde silah atma" olay sayısı 6533’ü bulmakta ve bu total 2005 yıla göre % 19’lük bir artışı ifade etmektedir. Bu suçun açığa çıkarılma oranında da 2005 yılına göre % 2’lik bir azalma vardır. Olayın daha ciddi yanı 6136 sayılı Ateşli Silahlar... Yasaya aykırılık sayısı 2006 yılında geçen yıla oranla % 79’luk bir artışla 19.137’ye ulaşmıştır. Tüm bu ham verilerin belgelediği sosyo-kriminolojik ve adli gerçek Türkiye’de ciddi bir silaha sarılma sorunu olduğudur.
Bu sorunun ciddiyet derecesi suç mağdurları üzerine Türkiye’de bir anket yapıldığında ortaya çıkacaktır. Zira tüm veriler kolluğa intikal edenlere olaylara özgü olup, kriminolojide karanlık sayı denilen ve hiç kolluğa intilkal etmeyenler vardır ve bunların oranı da gerçekten çok yüksektir. İşte bu veriler ile kitle iletişim araçlarında tanık olduğumuz “maganda kurşunu” kurban haberleri karşısında milli felaket piyangosunun kime isbaet edeceğini tahmin etmek olası değlse de, çok insanın öleceği kesindir. Bu sosyolojik temelli/kültürel bazlı silah taşıma fetişizmi ile mücadele doğrultusunda Umut Vakfı’nın çabaları ile oluşan ve farklı toplumsal kesimler tarafından da sahiplenilen moment çok önemlidir... Bu tabloda çok önemli bir değişken ise uyuşturucu madde kullanımı ile ticaretinde artış gelmektedir. Silah ve uyuşturucu tutkunluğu etkileyen/vurgulayan teorik yaklaşımlara temel teorik yaklaşım ise "kolalıkla sağlabilir" olması teorisidir. Bu teori Türkiye’de kanıtlanmıştır.
Silah Taşıma ve Bulundurma Ruhsatları “Verilmesi” İle İlgili İstatistikler
2005 ve 2006 YILINDA VERİLEN SİLAH RUHSATLARININ
TÜRÜNE GÖRE DAĞILIMI
Emniyet Genel Müdürlüğünün verilerine göre;
RUHSATLAR
TAŞIMA
BULUNDURMA
AV TÜFEĞİ
TOPLAM
2005
297.589
316.245
55.055
668.889
2006
299.505
309.406
3980
612.891
2007 öngörü
301.433
302.704
287
604.424
KURUSIKI
2004 temmuz 356.218 (bugüne ait güncel veri henüz bulunmamaktadır...)
2005 ve 2006 yılında verilen silah ruhsatlarının türüne göre ve 2007 yılına ilişkin sayısal öngörünün dağılımı şu şekildedir:
Jandarma Genel Komutanlığı verilerine göre;
1. Jandarma Genel Komutanlığı birimlerince, jandarma bölgesinde;
2005 yılında 821 adet tabanca ruhsatı verilmiş olup;
Bunların; 434 adet bulundurma,
112 adet taşıma,
269 adet kamu görevlisi silah taşıma,
6 adet emekli kamu görevlisi silah taşıma ruhsatı verilmiştir.
2. 2006 yılında 815 adet tabanca ruhsatı verilmiş olup;
Bunların; 436 adet bulundurma,
105 adet taşıma,
267 adet kamu görevlisi silah taşıma,
7 adet emekli kamu görevlisi silah taşıma ruhsatı verilmiştir.
3. 2007 yılında 793 adet tabanca ruhsatı verilmiş olup;
Bunların; 410 adet bulundurma,
105 adet taşıma
270 adet kamu görevlisi silah bulundurma
8 adet emekli kamu görevlisi silah taşıma ruhsatı verilmiştir.
SONUÇ
Jandarma Genel Komutanlığı tarafından verilen ve sayıları milyonu bulan yivli ve yivsiz av tüfekleri de dikkate alındırığında; polis ve jandarma bölgesinde bulunan ruhsatlı silah sayısı yaklaşık 2,5 milyondur. Suçlarda kullanılan ruhsatsız silah sayılaır da göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’de kişilerin kullanımında bulunan toplam silah sayısı (ruhsatlı ve ruhsatsız dahil, gerçeğe dönüştürülmüş kurusıkı silah hariç) ortalama 7 ile 10 milyon arasındadır. Ruhsatsız ve kurusıkı silah sayısının hızla arttığı ve suçlarda çok yaygın olarak kullanıldığı açıkça tespit edilmektedir.
KAYNAKLAR: Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı verilerinden UMUT VAKFI tarafından derlenmiştir...
- Nazire Dedeman Çağatay Konuşma Metni
- 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma GünüSessiz Ayakkabıların YürüyüşüTaksim Meydanı2007NAZİRE DEDEMANUmut Vakfı Kurucu BaşkanıDeğerli Konuklar, Değerli Dostlar,Bu yıl 13’üncüsünü düzenlemekte olduğumuz “Bireysel Silahsızlanma Günü” etkinliğine hepiniz hoş geldiniz!Bugün burada, bir araya gelerek, bireysel silahsızlanma için son derece önemli ve anlamlı bir buluşmayı gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bireysel silahlanmaya karşı mücadele veren herkes ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.Bildiğiniz gibi, 14 yıl önce Umut Vakfı’nı kurduğumuzda, hedefimiz çocuklarımızın ve gençlerimizin bizlerle gurur duyacağı bir toplumu, barışçıl ve medeni bir toplumu inşa etmeye katkıda bulunmaktı.Bu hedefle çıktığımız yolda, evlatlarımızın hukukun üstünlüğüne inanan ve adalete güvenen bireyler, hak ve sorumluluklarının farkında olan yurttaşlar olarak yetişmeleri için çalışmak gerektiğine inandık. Onların refah ve huzur içinde yaşamaları, bizlerin onlara benimsetmekle yükümlü olduğu ilkelere, değer yargılarına ve yaşam anlayışına bağlıdır. Çünkü onlar geleceğimizdir. Ve geleceğimizin en öncelikle şiddetten ve şiddetin en önemli unsuru olan bireysel silahlardan arındırılması gerekir.Anlaşmazlıkları kaba güçle, zorla çözmek ilkelliktir. Şiddet uygulamak, güçlü olmak demek değil, güçsüzlüğü ilkellikle bastırmak demektir. Tek işlevi “öldürmek” olan ateşli silahlar, şan ve şerefin değil, ancak ilkelliğin simgesi olabilir. Silah, cesareti, açık yürekliliği, merhamet ve anlayışlılığı yok eder, onu tutan eller potansiyel katildir. Medeniyet ve mertliği katleden bireysel silahlanmanın yaygın olması, savaş ortamında bulunmadığımız halde kişiler arasında gizliden gizliye süregelen sıcak bir “savaş”a işaret etmektedir. Yurttaşlar olarak, aramızdaki bu görünmeyen savaşa son vermek için kararlı bir şekilde “Bireysel Silahlanmaya Hayır!” dememiz gerekmektedir.Değerli Dostlar,Bugün dünyadaki mevcut tüm silahların yüzde 74’ü sivillerin elinde bulunuyor ve her dakika birileri ateşli silahlarla hayatını kaybediyor. Türkiye’de her 100 kişiden 13’ünde ateşli silah var ve yılda ortalama 3.000 yaşam bireysel silahlanma nedeniyle sona eriyor. Bireysel silahlar yüzünden yaşamını kaybedenlerin yakınları, aileleri ve sevdikleri ise dayanılması güç ve tarifi imkansız acıları hayatları boyunca göğüslemek zorunda kalıyorlar.Bugün, geleceğimizin teminatı olan evlatlarımız, ateşli silahlarla ve bıçaklarla çok küçük yaşlarda tanışıyorlar. Her 10 gençten biri delici-kesici alet, her 20 gençten biri ise ateşli silah taşıyor ve “çete üyesi” olmaya özeniyor.Durum tahmin edilenden çok daha vahimdir, değerli dostlar. Kutlamalarda, eğlencelerde ateşli silahlarla kutlama yapmanın hiçbir gelenekte yeri olamaz. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre 2006 yılı içerisinde "meskun mahalllerde silah atma" olay sayısı 6533’ü bulmaktadır ve 2005 yılına göre % 19’luk bir artışı ifade etmektedir. Umut Vakfı olarak, 2007 yılı için yaptığımız bir çalışmada şu gerçeği gördük: Yalnızca Eylül ayına kadar, gazetelerin 3. sayfalarına yansıyan ortalama 80 olayda silahlar kaza ile patlamış ve yurttaşlarımızın yaşam hakkına son vermiştir. Bu vahim, ölümcül olaylar Ağustos ayında 16 olay ile en yüksek noktaya varmıştır. Yalnızca bu haberleri dikkate aldığımızda rahatlıkla tespit edebiliriz ki; neredeyse her ay 10 olayda ateşli silahlar sadece “kaza” ile can alıyor. Buna intiharlar, hırsızlık ve gasplarda meydana gelen ölüm ve yaralamalar, kasıtlı insan öldürme suçları da eklendiğinde, son derece ürkütücü bir tablo ile karşı karşıya olduğumuz açıktır.Ülkemizde mevcut olan ortalama 2,5 milyon ruhsatlı silahlara ek olarak, bu rakamın en az 3 katı ruhsatsız silah ve gerçeğe çevrilerek insan yaşamına son veren çok sayıda kurusıkı ve gaz tabancaları korkunç bir gerçeği gözlerimizin önüne seriyor: Bireysel silahlanma hızla artıyor ve çocuklarımız, sevdiklerimiz hayatlarını kaybediyorlar.Kurusıkı silah ve gaz tabancaları hakkında ülkemizde hiç bir yasal düzenleme mevcut olmadığı gibi, gençlerimiz ve bir çok yurttaşımız tarafından rahatlıkla edinilebiliyor. Kurusıkı silahlar, son derece kolaylıkla gerçeğe dönüştürülebiliyor ve suçta yaygın kullanılıyor. Kuru sıkı ile meydana gelen ölüm ve yaralamalara ilişkin istatistiki bilgi tutulmadığı için Türkiye genelinde verilere ulaşmak bugün mümkün değil. Fakat, Umut Vakfı olarak dikkat çekmek isteriz ki; kuru sıkı silahlar da insan yaşamına mal oluyor ve bireysel silahlanmanın daha da yaygınlaşmasının önlenmesi açısından bu kurusıkı silahlar konusunda gerekli yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekmektedir.Trafikte, coşkulu bir eğlencede, maç sonrasında, asker uğurlamasında, sünnet düğününde, kına gecesinde, sokak ortasında… Kısacası her an her yerde, bir ateşli silahın namlusu size veya çocuklarınıza ya da yaşamınızı paylaştığınız, yokluğuna tahammül bile edemeyeceğiniz yakınlarınıza çevrilebilir.Değerli Dostlarım!Yaşam, 3 kuruşluk kurşunla ziyan edilecek ucuzlukta olmamalıdır. Bu gerçeği önce biz yurttaşlar, sonra güvenliğimizi, asayişi ve huzuru sağlamakla görevli kurumlar ve daha da önemlisi topluma örnek olacak siyasetçilerimiz, devlet adamlarımız ve popüler şahsiyetlerimiz görmelidir.Bu çerçevede, 2007 yılı içinde şahit olduğumuz taksitli silah satışlarının devlet kuruluşlarınca yapılması kabul edilemez... “Silahı koyacak yer bulamazlar” gerekçesiyle açık alanlarda yapılan düğün, nişan, kına, sünnet gibi törenlere silahla katılmayı uygun görmeyi anlamak mümkün değildir. Devlet büyüklerimizin, diğer devlet büyüklerine silah hediye etmeleri tarafımızca şaşkınlıkla ve dehşetle karşılanmaktadır. Silahı bir hediye olarak kabul eden ve toplumsal tepkiyi, yurttaşı görmezlikten gelen siyasi anlayış, ağır eleştirileri hak etmiş olmaktadır.Bireysel silahlanmayı “önemsiz” gören ve teşvik eden böyle bir anlayış varsa, ortada bir yanlışlık var demektir. Ve bu yanlışlığın asıl sorumluluğu biz yurttaşlara aittir.Unutulmamalıyız ki, yaşam, bir namlunun ucunda sona erecek kadar ucuz değildir! Yaşamın bu denli değersiz olduğu bir toplumda her türlü değer yozlaşması yaşanmaktadır. Ancak inanıyorum ki; güçlü bir sivil toplumun mevcut olduğu, farklı kesimlerin güç birliği yapabildiği bir ülkede, çözülemeyecek sorun yoktur.Evladını bireysel silahlanma nedeniyle kaybetmiş bir anne olarak diyorum ki: Direniyorum ve mücadele ediyorum... Başka evlatların değersiz kurşunlara hedef olmaması için, bireysel silahlanmaya karşı toplumsal birlikteliğimizi güçlendirmenin tek koşul olduğunu biliyorum. Ateş başka yerlere düşmeden farkına varınız: Hiçbir şeref, hiçbir namus, hiçbir töre ve hiçbir dava insan yaşamından üstün ve kıymetli olamaz!Bir kez daha 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü nedeniyle bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Bireylerin elindeki silahları sessizce protesto ederek, “Yaşama Hak Tanıyın” diyeceğiz. Ne kadar sevindiricidir ki; bu yıl da yalnız değiliz. İstanbul Valiliği ve Beyoğlu Belediyesi bireysel silahlanma sorunun önemine inanarak “Sesiz Ayakkabıların Yürüyüşü”ne katkıda bulundular.Burada yitirdiklerimizin ardından kırmızı halının üzerine ayakkabı bırakacağız. Yitirdiklerimizin resimlerini ve çiçekleri, onlar adına, lanetlediğimiz şiddetin simgesi, kan kırmızısı halının üzerine koyacağız.Şunu unutmayın ki, sorumluluğunun farkında olan her yurttaşın onlara ve ailelerine bir özür borcu var.“Bireysel silahlanmaya hayır” demek, toplumu oluşturan her bireyin görevidir.Umut dolu yarınlara efendim...
- Bülten
- BültenTaksim Meydanı - 28 Eylül 2007"Sessiz Ayakkabılar" bir kez daha Taksim Meydanı’nda yürüdü.Umut Vakfı’ndan"Bireysel Silahsızlanma"SeferberliğiBu yıl 13’üncüsü düzenlenen“Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın” konulu karikatür yarışmasının ödülleri, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki törenle sahiplerini bulacak.Umut Vakfı, bireysel silahsızlanmanın önemine dikkat çekmek ve bu konudaki toplumsal birlikteliğin güçlenmesini sağlamak amacıyla 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” etkinliğini düzenledi. “13’üncü Bireysel Silahsızlanma Ödülleri” ise etkinlik sonrası Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.Umut Vakfı Kurucu Başkanı Nazire Dedeman’ın açılış konuşmasını yaptığı etkinlikler kapsamında, Taksim Meydanı’nda “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” etkinliği gerçekleştirildi. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın konuşmasıyla destek verdiği bu etkinliğin ardından, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda “Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın” konulu karikatür yarışmasının ödül töreni düzenlenecek. İstanbul Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı’nın da konuşma yapacağı ödül töreninde; Haymana Kaymakamı Süleyman Erdoğan’a, Osmaniye İl Emniyet Müdürü Halil Yılmaz’a ve Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü Emniyet Amiri Serdar Şenyurt’a 2007 yılında bireysel silahsızlanma konusunda gerçekleştirdikleri başarılı çalışmalar nedeniyle teşekkür plaketleri verilecek.Taksim Meydanı’nda bireysel silahlanmanın korkunç boyutları ve resmi politikalar üzerine bir konuşma yapan Umut Vakfı’nın Kurucu Başkanı Nazire Dedeman şunları söyledi: “Silah sahiplerinin sayısı her yıl artıyor. Yurdumuzda denetimsiz silahlanma artık ürkütücü boyutlara ulaştı. İnsanlar, namludan çıkacak kurşunun er geç birinin, çoğunlukla da en yakınlarının hayatını sonlandıracağını bile bile silah ediniyorlar. Koruma amaçlı edinilen silah ne yazık ki korumuyor, öldürüyor. Silah sahiplerinin sayısı artıyor, ama ‘silahlanmaya artık yeter’ diyenlerin de sayısı artıyor. Sivil toplumda silahın tehlikeleri konusunda bilinç artık yıkılmaz boyutlara ulaştı. Sivil toplum, Umut Vakfı’nın öncülüğünde kendi inisiyatifi ile düğünlere ve benzeri kutlamalara silah getirilmemesi yönünde bağlayıcı kararlar alıyor, ruhsatlı silahları tehlike yarattığı için teslim ediyor. Silahlanmayı özendirici kampanyaları protesto ediyor, vekillerini de silah konusunda daha etkin tavır almaya zorluyor. Bu konudaki mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz.”28 Eylül Cuma günü saat 12:00’da başlayan “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” etkinliği, ENBE Orkestrası müzik dinletisi eşliğinde Taksim Meydanı’nda gerçekleştirildi. Yürüyüşe katılan bireysel silah mağdurları, duyarlı kişiler ve bireysel silahlanmaya karşı duranlar, kırmızı halı üzerine bir çift ayakkabı ve beyaz gül bırakarak bireysel silahlanmayı protesto ettiler. Bu yıl karikatür dalında 13’üncüsü düzenlenen “Bireysel Silahsızlanma Ödülleri”, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki törenle sahiplerini bulacak.28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü etkinlikleri, İstanbul Valiliği ve Beyoğlu Belediye Başkanlığı işbirliğiyle; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı ve Etica İletişim ve Danışmanlık’ın desteğiyle gerçekleştirildi.Umut VakfıVakıf, geleceğimizin garantisi olan gençlerin, sorunlarını ve anlaşmazlıklarını şiddet içermeyen yöntemlerle çözen, barışçıl ortamlar yaratabilen, hukukun üstünlüğüne inanan ve adalet duygusu gelişmiş, çağdaş insanlar ve sorumlu yurttaşlar olarak yetişmelerine katkıda bulunmak amacıyla kuruldu. Umut Vakfı, amaçları doğrultusunda geleneksel olarak heykel, fotoğraf, haber, karikatür ve kısa film gibi farklı dallarda her yıl “Bireysel Silahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın” konulu ödüllü yarışmalar düzenlemekte, “Yurttaş Olmak İçin…” eğitici eğitimleri vermekte ve akademik çalışmalar gerçekleştirmektedir. Umut Vakfı, IANSA (Uluslar arası Hafif Silahlar Eylem Ağı) üyesi ve Birleşmiş Milletler Sosyal ve Ekonomik Konseyi’ne "danışman" statüsüne sahip olan ülkemizdeki beş sivil toplum kuruluşundan biridir.
- Fotoğraflar