Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü - 28 Eylül 2010
- İstatistik
- Biz yurttaşların yaşama hakkını ilgilendiren Silah Kanunu Tasarısı halen İç İşleri Bakanlığında olup; önümüzdeki Ekim ayında TBMM si Genel kuruluna gelmesi beklenmektedir. Yasa maalesef silahlanmayı kolaylaştırıcı yönünde; yani ruhsatlı silah edinme kolaylaştırılır ise suçun kayıt altına alınması kolaylaşır, kimse ruhsatlı silah ile suç işlemez düşüncesi ile Taslak oluşturulmuştur. Tasarı henüz kanunlaşmadan sesleniyoruz ve uyarıyoruz:• Bir kişiye 5 adet silah edinme izninin verilmesi,• Düğün, nişan kına gibi açık alanda silah bulundurmanın yasaklanmamasının aynen devam ettirilmesi ile yılda çoğunluğu çocuk ve kadın olan 700 vatandaşın ölmesine sessiz kalınması,• Ruhsat almadan başvurulduğunda hemen geçici ruhsat verilmesiyle silahlanmanın kolaylaştırılması• Yivli silahta 21 yivsiz silahta 18 alt yaş sınırının aynen devam etmesiyle; Türkiye’deki silahla ölen ve silahla cinayet işleyen her 3 kişiden birinin 25 yaş altında olmasıyla gençlerin silahla ölmesi veya öldürülmesine seyirci kalınması• Tüfeklerin reklam ve tanıtımının serbest bırakılması, sadece tabancaların görsel medyada reklamının yasaklanmasıyla en büyük risk grubu olan çocuk ve gençlerin yetişkin olmadan silaha olan merak ve ilgisinin aynen devam ettirilmesi• Ruhsatlandırmada Sağlık muayenesinde 2004 yılı öncesine geri dönerek sağlık raporunun tek hekime devredilmesi ile ruhsal muayenenin rafa kaldırılması ve silahlı üç sivil insandan birinin ruhsal problemlerinden dolayı tehlike oluşturmasının önünün açılması• Adli sicil yönünden Silah edinme şartlarına sahip olmayan kişilere hayati tehlike gerekçesi ile her ilde Valilerin başkanlığında il emniyet müdürü, il jandarma komutanı ve MİT’in temsilcisinden oluşan komisyonca can güvenliği bahanesi ile siyasi hatır ve baskılara açık ruhsatlandırmanın önünün açılması, anayasal eşitliğin ve hukukun delinmesi• Silah muhafazası adı altında silahların diğer bir sivilde bulunmasının önünün açılması ve silahların şahsiliğinin delinmesine yol açarak kontrolsüzlüğünün ve şahsi sorumluluğunun ortadan kaldırılmasıyla suç aleti olarak ruhsatlı silahın kontrolsüzce kullanılmasına davetiye çıkarılması• Ayrıca bu taslakta yer almayan Merkezi veri tabanının olmaması, ruhsat öncesi zorunlu eğitim sertifikasına sahip olmak, ruhsat sonrası denetim ve otomatik iptal siteminin olmaması ve her seferde ısrarımıza rağmen ruhsatlandırmanın sınırlandırılması-zorlaştırılması, eş onayını içeren referans sisteminin, başvuru dilekçesinin 28 gün sonra işleme konulması olan bekleme süresinin ve chip’li belge isteklerimizin görmezlikten gelinmesiTüm bu eleştirilerimizde silahın şiddeti davet ettiği, sivil halktaki silahın yaygınlığı önceden tasarlanmamış olaylarda kullanılmasına sebep olduğu ve her üç aileden birisi ölen ve öldüren anlamında silahla ilgili olarak acı bir geçmişi bulunduğu gerçeği ile bir kez daha TBMM ‘ne seslenerek ; bu yasa genel kurula gelmeden BİREYSEL SİLAHLANMANIN HEPİMİZİ İLGİLENDİREN BİR SOSYAL PROBLEM OLDUĞUNU hatırlatarak ; çözüm üretmelerini istiyoruz. Nihai olarak bu ülkede polis ve jandarma dışında sivillerde silah olmasına yasaklamanın getirilmesini savunuyoruz.
- Nazire Dedeman Çağatay Konuşma Metni
- 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü”Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü”Taksim Meydanı28 Eylül 2010Nazire DEDEMAN ÇAĞATAYUmut Vakfı Kurucu BaşkanıDeğerli Dostlar,Bugün size yüreklerinize su serpecek bir haber vermek isterdim. On yedi yıldır “Bireysel Silahlanmaya Hayır” deyişimizin nihayet hedefine ulaştığını söylemek isterdim. Ne yazık ki daha çok yolumuz var. Bu yolu birlikte katetmeliyiz. Birlikte tek ses olup “yaşama haklarını” kaybetmiş sevdiklerimiz için bizler onların yerine “Bireysel Silahlanmayı” durdurun demeliyiz. Ailemizin, dostlarımızın, komşularımızın, sokaktaki vatandaşın, meclisteki milletvekillerinin bizi duymalarını sağlamalıyız. Duysunlar ki yeni Silah Kanun Tasarısının “varlığımızı” tehdit edecek boyutta silahlanmayı kolaylaştırıcı hükümlerini kaldırsınlar.Barışçıl ve medeni bir topluma sahip bir ülke olarak dünyada yerimizi almak istiyoruz. Ne yazık ki bu yıl Gaziantep’teki ateşli silahla yapılan düğün kutlaması sırasında damadın kendi babasını ve iki halasını öldürmesi sonrası vakfımızın telefonları yabancı basın mensupları tarafından sürekli arandığında bizler durumu açıklamakta çok zorlandık. Olayı anlamadıklarını ve anlatmamızı istediklerini belirttiler. Yirmi birinci yüzyılda, medeni ülkeler arasına girmeye çalışırken, bunun nasıl bir adet olduğunu açıklamak inanın bizler için çok utanç vericiydi. Şiddetin en uç noktası olan silahın tek işlevi öldürmektir. Durum buyken sevinçle karşılanması gereken kutlamalarda silahın ne işe yaradığını açıklayamadık. Bu basit bir olay değildir. Bu, ülkemizdeki silah kullanım kültürünün dünyaya yansımasıdır. Bu, neden “Bireysel Silahlanmaya Hayır” dememiz gerektiğinin en büyük sebebidir. Silahın toplumsal zihniyetimizdeki yerinin ne denli çarpık olduğunun ve bir an önce düzeltilmesi gerektiğinin kanıtıdır.Türkiye’de bireysel silahlanma son derece ciddi bir sorun olarak devam ediyorsa, bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi silahı yücelten gelenekler ve kültürel özelliklerdir. Silah güvenliği asla sağlamadığı gibi, şan, şöhret ve mevki göstergesi de olamaz. Hediye olarak ise hiç tercih edilmemelidir. Çünkü verilen hediyenin anlamına bakmamız gerekir. Silah sahibi olmak, “yaşam hakkını ihlal etme” potansiyeli taşımak bakımından ancak utanç vericidir. Bu durumda sayın milletvekilleri, valiler, kaymakamlar sizlerden destek bekliyoruz. Topluma, duyarlı davranışlarınızla, örnek olmanızı bekliyoruz.Bir ülkenin en büyük kaynağı yurttaşlarıdır. Türkiye’mizin çok değerli genç, dinamik bir nüfusu var. Biliyor musunuz ki her gün, 8 değerli varlığımız bireysel silahlar ile yok olurken 2’si yaralanıyor ?, Sadece bir günde 8 değerli yurttaş ... Canımız, bir tanemiz, hayatımızın anlamı olan değerli varlıklarımızı vaktinden önce toprağa veriyoruz. Ne uğruna?... Bunca acıya, yoksunluğa değmez dostlarım! Değmez! Sizler de biliyorsunuz kaybetmenin acısını. Buna dur diyelim. “Giden gitti zaten” demeyin, geleceğimiz için, diğer çocuklarımız, torunlarımız için bu konunun takipçisi olun. Arkasını bırakmayın! Kaybettiklerimiz anısına arkada kalanlar için mücadelemizi birlikte sürdürelim.Ben mücadeleyi kendime görev edindim ve görevim gereği söylüyorum: Bu sorun hepimizin sorunu. Mücadelemize katılmak için canınızın yanmasını beklemeyin. Başımızın üzerinde dolaşan kara bireysel silahlanma bulutları bir gün sizin üzerinize yağabilir.Her yıl bireysel silahlanma yüzünden kaybettiğimiz üç bin kişi, aileleri ile birlikte on beş bin kişi bireysel silahlar yüzünden mağdur oluyor.Sayın milletvekilleri bu ağır yükleri toplumumuzun üzerinden alın diyoruz. Sevgili dostlarım sizler de mağduriyetinizi dile getirin. Söyleyin ki etrafınız öğrensin. Anlatın ki başkaları ders alsın. Birlik olun ki sesiniz gür çıksın. Bireysel silahlanmanın vahşete davet çıkarmak olduğunu duymayan kalmasın. Sesinizi yükseltin ki çocuklarımıza, gençlerimize kimse dokunamasın.Yeni silah kanun tasarısı silah edinmeyi 18 yaşına kadar indiriyor. Ülkemizde özellikle 15-25 yaş arası ölümle sonuçlanan ateşli silahlarla intihar oranı oldukça yüksektir. Risk 35 yaşa kadar devam etmektedir. 25-30 yaş arasında ise ateşli silahlarla ölümler en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Sayın milletvekilleri, bu bilgiler sizlerin de ellerinde var. O zaman göz göre göre nasıl silah edinme yaşını düşürürsünüz?Kanunda tanımlanacak “görevleri gereği tehdit altında olan” kamu görevlileri haricinde görev yapanlar ile emekli olanların veya başka görevlere atananların da silah taşıma izinleri kaldırılmalıdır. Yıllarca kamu hizmetinde yer almış, silahın yol açtığı tüm vahşeti bilen kişiler dahi anlaşmazlıkların çözümünde silahlarına davranabiliyorlar. İki ay önce bir aracı kurumu basarak iki can alan, ardında ailelerini gözyaşları içinde bırakan emekli bir kamu güvenlik görevlisi gibi. Bu gibi örneklere çok rastlıyoruz. Öyleyse, bu kanun tasarısı değişikliğini istemekte çok haklıyız demektir. Hukukun üstünlüğüne inanan, anlaşmazlıkları barışçıl yollarla çözümleyen nesiller yetiştirmeyi kendine ilke edinmiş vakfımızın bu uygulamaya göz yumması söz konusu olamaz.Durum emekli kamu güvenlik görevlileri için buyken, mahkumiyet almış kişilerin bir komisyonun oluru ile silah alabilmesi zihinlerimize durgunluk verecek bir uygulamadır. On beş, yirmi yıl silahla kamu hizmeti vermiş kişiler bile anlık öfkelerine yenilebilirken, sabıkası bulunan kişilerin eline silah vermek düpedüz cinayettir dostlarım.Bugün burada bulunuş amacımız “yaşam hakları” ellerinden alınan kişiler adına, onların sessizliğini dile getirmek üzere “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşünü” bir kez daha gerçekleştirmek içindir. Sevgi Yaman, Erol Postacı, Damla Karadağ, Yaşar Erkan, Muhyettin Bingöl, Ceylan Yıldırım, Aykut Alıcı , Hatice Türkoğlu Oğuzhan Kavurmacı, Umut Önal, Alistar Grimason... ve maalesef daha niceleri. Yitirdiklerimizin ardından burada kırmızı halının üzerine ayakkabı bırakacağız. Resimlerini ve çiçekleri, onlar adına lanetlediğimiz şiddetin simgesi kan kırmızısı halının üzerine koyacağız.Toplumu oluşturan her bireyin kaybettiklerimize büyük bir özür borcu var. Ardında kalan sevdiklerine büyük bir özür borcu var. Sorumluluğunu bilen yurttaşlar olarak görevlerimizi yerine getirmeli ve “Bireysel Silahlanmaya Hayır” demeliyiz. Bu hepimizin görevi. Buraya gelerek, protestomuza katılarak yurttaşlık sorumluluğunuzu yerine getirdiğiniz için siz katılımcılara da çok teşekkür ederim. Silahsız bir dünya diliyorum hepinize.Umut dolu yarınlara efendim...
- Bülten
- HER 10 KIŞIDEN 1’INDE, HER 3 EVDEN 1’INDE ATEŞLI SILAH VAR...Türkiye’de bireysel silahlanma giderek büyüyen bir “yaşama hakkı” sorunu haline geldi.Sessiz Ayakkabılar “Bireysel Silahlanmaya” karşı yürüdü...Bugün Türkiye’de yılda 3000 kişi ateşli silahlarla ölüyor. Cinayetlerin %60’ında ateşli silah kullanılıyor. Her 10 kişiden 1’inde, her 3 evden 1’inde ateşli silah var. Cinayet büro amirliğinin olay format dosyaları tarandığında, neden suç işlendiği sorgulandığında, tartışma, kıskançlık, namus gibi önceden tasarlanmamış olaylarda silah kullanımı %90, illiyet bağı ise %80...Trafikteki aktif 13 milyon sürücünün % 8’i ciddi düzeyde agresif sürücü. Bunların içinde silahlı agresif sürücü oranı ciddi oranda yüksek... Ateşli silahların %80’i her an (belde, el altında, torpidoda, yastık altında ve çekmecede) kullanılabilir durumda. Silahla işlenen her 10 cinayetten 1’i trafikte gerçekleşiyor. Araçlarda ateşli silahların bulunması, meydana gelen öfke patlamaları sonrasında ölüm ve yaralamalarla sonuçlanan suçları arttırıyor.Bireysel silahlanmanın “yaşam hakkı”nı tehdit eden en önemli sosyal sorun olduğuna dikkat çekmek ve sonuçlarını görünür kılmak için Umut Vakfı tarafından 16 yıldır düzenlenen 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde bu yıl “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü”, Taksim Meydanı’nda 10. kez yapıldı.Umut Vakfı tarafından 2001 yılından bu yana düzenlenen “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü”nde, bireysel silahlanma ile oluşan şiddete dikkat çekildi. Sunuculuğunu Gökmen Karadağ’ın gönüllü yaptığı etkinliğin, açılış konuşmasını Umut Vakfı Kurucu Başkanı Nazire Dedeman ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan yaptı. Silahla yakınlarını kaybedenler ve bu soruna duyarlı olanlar Taksim Meydanı’ndan, “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” ile seslerini duyurdular.Açılış konuşmalarının ardından, iki ay önce çalıştığı iş yerinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Sabire Yaman’ın üyesi olduğu Alternatif Sanat Oyuncularının gösterisi eşliğinde ateşli silahlarla yakınlarını kaybedenler ve bireysel silahsızlanmaya destek verenler tarafından kırmızı halı üzerine beyaz gül ve ayakkabılar bırakılarak, bireysel silahlanma protesto edildi.Umut Vakfı’nın Kurucu Başkanı Nazire Dedeman, bireysel silahlanmanın çocukluktan başlayacak bir bilinç ile oluşturulacağı konusuna dikkat çekerek şunları söyledi; “Önce bir anne, sonra bir kadın ve bir yurttaş olarak, bireysel silahlanmanın yaşama hakkını tehdit eden en önemli sorunlardan biri olduğunu hatırlatmak için, şu rakamları bir kez daha vurguluyorum: Ülkemizde her yıl yaklaşık 3000 kişi; yani her gün ortalama 8 kişi ateşli silahlarla ölüyor. Bu yurttaşlarımızın 700’ü ise ateşli silahlarla kaza sonucunda yaşamını yitiriyor. Ölenlerin ardında kalanları da düşünürsek, her yıl en az 15 bin kişi bireysel silahlanmanın mağdurudur. Öldürenler ise “bir dünyayı öldürmüş olma”nın sorumluluğunu ömür boyu taşıyacaklardır.” Nazire Dedeman şunları vurguladı:TBMM’deki vekillerimize ve kamuoyuna sesleniyorum: Bugünün Türkiyesi’nde, güncel sosyolojik gerçeklere uygun güncellenecek bir silah kanun tasarısı yaşama hakkına saygıya ve bireysel silahsızlanma anlayışına dayanmalıdır.“Taksim Meydanı’nda gerçekleşen “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü”nün ardından 16’ıncısı bu yıl bilimsel araştırma ve inceleme dalında düzenlenen Bireysel Silahsızlanma Günü Ödülleri, Dedeman İstanbul’da aynı akşam gerçekleşecek Ödül Töreni’yle sahiplerini bulacak. Etkinliğe İstanbul Valiliği ve Beyoğlu Belediyesi destek veriyor.
- Fotoğraflar