Hukukun Gençleri Sempozyumları Dizisi - 2 "Şiddet Döngüsünü Kırmada Hukukun Rolü"
Umut Vakfı Araştırma Merkezi
Hukukun Gençleri Sempozyumları Dizisi - 2
“Şiddet Döngüsünü Kırmada Hukukun Rolü”
Ankara Barosu
Konferans Salonu
25 – 26 Kasım 2011 ANKARA
Amaç:
Her yıl farklı konuların ele alınacağı sempozyum dizisi, hukukun üstünlüğüne ve sorunların barışçıl yollarla çözülebileceğine dair inancın güçlenmesi hedefiyle; geleceğin hukuk uygulayıcıları olacak hukukun gençlerini bir araya getirerek tartışmalarına, farklı görüşleri paylaşmalarına olanak sağlayacak bir platform oluşturmayı amaçlamaktadır.
Bu yılki sempozyumun başlığı “Şiddet Döngüsünü Kırmada Hukukun Rolü” dür.
Sempozyum bildiri konuları:
“Şiddet Döngüsünü Kırmada Hukukun Rolü” konusunda, disiplinler arası bakışla Türkiye’deki durumun analiz edilmesi, farklı ülkelerdeki durum ve uygulamalarla karşılaştırılması; disiplinler arası bakışta sosyoloji, hukuk, felsefe, iletişim, kültürel çalışmalar, sosyal psikoloji, adli tıp, kriminoloji, toplumsal tarih gibi disiplinlerin alanında hareket edilmesi beklenmektedir. Coğrafi alan Türkiye ile sınırlıdır; ancak uluslararası örneklerle karşılaştırmalar da önemsenmektedir. Sempozyumun çalışma dili Türkçe olacaktır.
Bu bağlamda bildiri başlıkları hakkında fikir vermek üzere aşağıda sıralanan konular dikkate alınacak, ancak başlıklar sadece aşağıda verilenlerle sınırlı olmayacaktır. Konuyla ilişkilendirilen diğer başlıklar da Bilim ve Hakem Kurulu tarafından değerlendirilecektir.
1. Bireysel silahlanma ve şiddet
2. Toplumsal cinsiyet ve şiddet
3. Hukuk devleti ve şiddet
4. Toplumsal hareketler ve şiddet
5. Göç ve şiddet
6. Yoksulluk ve şiddet
7. Antropolojik açıdan şiddet
8. Medya ve şiddet
9. Nefret suçları ve şiddet
Sempozyuma kimler katılabilir:
• Hukuk Fakültesi ve hukuka bitişik disiplinlerde eğitim gören (Sosyoloji, Felsefe, Psikoloji, İletişim, Kültürel Çalışmalar, İktisadi ve İdari Bilimler, Adli Tıp vs.) Lisans öğrencileri
• Sosyal Bilimler Enstitüsü programlarında yer alan Hukuk ve hukuka bitişik disiplinlerdeki ilgili bölümlerdeki lisansüstü öğrenciler (Doktora öğrencileri hariç)
• Stajyer Avukatlar
• Stajyer Hâkimler ve Stajyer Savcılar hazırlayacakları bildirileri ile katılabileceklerdir.
Yer: Ankara Barosu Konferans Salonu
Önemli Bilgiler:
•Bildiri sahipleri Sempozyuma katılım koşulları, katılım formu ve bildiri formatına ilişkin bilgi ve belgelere www.umut.org.tr/hukukungencleri internet adresinden ulaşabileceklerdir.
•Sempozyuma katılmak için 150–200 sözcükle sınırlı bireysel bildiri özetlerinin ve konu ile ilgili beş anahtar sözcüğün, katılımcıların kısa özgeçmişleri ve e-posta adresleriyle birlikte en geç 21 Ekim 2011’e kadar vakif@umut.org.tr adresine gönderilmesi gerekmektedir.
•Sempozyuma katılmak isteyenlerin dilerlerse web adresindeki Katılım Formu’nu doldurarak 21 Ekim 2011 tarihine kadar aşağıda belirtilen faks ve e-posta adresine gönderebilirler.
•Sempozyum bildirilerinden oluşan bir e-kitap çalışması yapılacaktır.
•Sempozyumda sunulan bildiriler değerlendirilerek en iyi bildiri sahipleri ödüllendirilecektir.
Sempozyuma ilişkin önemli tarihler:
• Bildiri özeti göndermek için son Başvuru Tarihi: 21 Ekim 2011
• Bildirilerin tam metninin gönderileceği son tarih: 18 Kasım 2011
• Sempozyum Tarihi: 25-26 Kasım 2011
Konaklama ve Ulaşım:
Bildiri sahiplerinin ulaşım ve konaklama giderleri Sempozyum Düzenleme Kurulu’nca karşılanacaktır.
Hukukun Gençleri Sempozyumu Tam Metin Yazma İlkeleri :
http://www.umut.org.tr/hukukungencleri/HGS_TamMetinYazmaIlkeleri.doc
Örnek Tam Metin :
http://www.umut.org.tr/hukukungencleri/HGS_OrnekTamMetin.doc
İletişim:
Sempozyuma ilişkin detaylar için lütfen aramaktan çekinmeyiniz:
Umut Vakfı Araştırma Merkezi
Yıldız Posta Caddesi, 52 Esentepe 34340 İstanbul - Türkiye
Tel: 0212 337 29 93 Fax: 0212 288 66 75
vakif@umut.org.tr
İlgili linkler:
www.umut.org.tr
www.ankarabarosu.org.tr
www.hukuk.ankara.edu.tr
- Bildiri Özetleri
- II. HUKUKUN GENÇLERİ SEMPOZYUMU“ŞİDDET DÖNGÜSÜNÜ KIRMADA HUKUKUN ROLÜ”25-26 Kasım 2011ANKARABİLDİRİ ÖZETLERİ
Toplumsal Cinsiyet ve ŞiddetSelin GülbaharÖzet:Dünya tarihi çağlar boyu süregelmiş olan cinsiyet ayrımcılıklarıyla dolu bir denizdir. Yüzyıllar öncesine baktığımızda, döneminin en geniş ufuklu, en ilerici insanları sayılan filozofların bile cinsiyet konusuna gelindiğinde yollarından saptığını, kadınlığı “erkeğin ötekisi” olarak tanımladığını görüyoruz. Aristoteles’e göre ruh beden üzerinde, akıl duygu üzerinde, erkek de kadın üzerinde egemendir. Fakat o zamanlardan günümüze geçen yüzyıllarda hiç mi değişme olmadı? Bu sorudan yola çıkarak, toplumlarda halen tartışılmakta olan toplumsal cinsiyet ve buna dayalı olarak gelişen şiddet olayları üzerine bilgiler bulabileceğimiz bildirimde işe toplumsal cinsiyeti tanımlamakla başladım. Sonrasında ise ülkemizde örneklerini bolca bulabileceğimiz şiddeti anlamak ve bu yolla bir çözüm bulmak arayışına giriştim. Bu çalışmamı her gün gazetelerde görebileceğimiz aile içi şiddet ve cinsel ayrımcılık haberleriyle desteklemeye çalıştım.Anahtar sözcükler:Şiddet, Kadın, LGBT bireyler, Toplumsal cinsiyet, Aile içi şiddetSelin Gülbahar:24 Mayıs 1990’da Çorlu’da doğdu. 2008’de Polatlı Anadolu Lisesi’nden mezun olmuş ve aynı sene Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenimine başlamıştır. 2010 yılında Erasmus programıyla 1 sene İtalya’da öğrenimine devam etmiştir. İleri düzeyde İngilizce ve orta seviyede İtalyanca bilgisine sahiptir. Edebiyat ve felsefeyle ilgilenmektedir.
Hukuk Fakültesi Öğrencilerinin Bireysel Silahlanma Hakkındaki Bakış Açılarıİdil Yıldırım, Ece KarakaptanÖzet:Bireysel silahlanma çağımızda üzerinde önemle durulması gerekli bir konudur. Özellikle gençlerin bu konudaki tutumları geleceğe projeksiyon açısından oldukça önemlidir.Amaç: Bu araştırmada Marmara Üniversitesi hukuku Fakültesi öğrencilerinin bireysel silahlanma konusundaki bakış açılarının ölçülmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Marmara Üniversitesi hukuk fakültesinde öğrenim gören öğrencilere bireysel silahlanma konusundaki tutum ve davranışları ölçme amaçlı bir anket uygulanmıştır. Anket konunun uzmanı öğretim üyelerinin yardımı ile oluşturulmuştur. Anket de medyanın bireysel silahlanma konusundaki etkileri, armağan silah kavramı, çocuklara oyuncak silah satılması sorulmuştur. Ayrıca bireylerin eğlenmek amacıyla düğünlerde ve şampiyonluk kutlamalarında silah kullanımı ve diğer bireylerin ölümüne neden olmaları durumunda yargılanmaları sonucunda gereken cezayı alıp almadıkları konusundaki düşünceleri sorulmuştur. Marmara Üniversitesi hukuk fakültesinde okuyan tüm öğrencilerinin %10 örneklem kapsamına alınmıştır ve 310 kişiye anket uygulanmıştır. Sonuçlar SPSS 17.00 veri tabanında değerlendirilmiştir.Bulgular: Cinsiyet ile bireysel silahlanma arasında bir anlamlı bir ilişki bulunmuştur(X2 =12.56; p<0.001). Hukuk mesleği mensubu olma ile bireysel silahlanma isteği arasında anlamlı bir ilişki vardır(X2 =9.13; p<0.001). Silah taşıma nedeni olarak korunma isteği ön planda geldiği gözlenmiştir (% 84). Diğer bir nedende kendi adaletini kendi uygulama isteğidir(% 74). Oyuncak silah satılmasını hukuk öğrencileri arasında doğru bulmayanların oranı % 89 dur.Sonuç: Geleceğin hukukçularının bireysel silahlanma konusundaki bilgi ve tutumları önemlidir. Adaleti bireylerin değil devletin kurumları aracılığı ile gerçekleştireceği inancının temsilcileri geleceğin hukuk öğrencileridir.Anahtar Sözcükler:Hukuk öğrencileri, Bireysel silahlanma, Cinsiyet, Silah Taşıma Nedenleri, Oyuncak Silahİdil Yıldırım:23 Ekim 1990 Bakırköy doğumlu İdil Yıldırım,Galileo Galileo İtalyan Lisesinden mezun olmuştur. Şu anda Marmara Üniversitesi hukuk fakültesinde 3.sınıf öğrencisi olarak öğrenimine devam etmektedir.İngilizce,İtalyanca ve İspanyolca bilmektedir.Ece Karakaptan:05.10.1991 İzmir doğumlu Ece Karakaptan,İzmir Kız Lisesinden mezun olmuştur. Şu anda Marmara Üniversitesi hukuk fakültesinde 3.sınıf öğrencisi olarak öğrenimine devam etmektedir.
Çok Başlı Bir Sorun: Kadın SorunuŞeyma SağdıçÖzet:Kadın sorunu, modern devletle birlikte, yalnızca ataerkil yapı ele alınarak incelenebilecek bir tarzın dışına çıkmıştır. Bu sorun aynı zamanda toplumsal cinsiyet görüngüsüyle birlikte farklı bir boyuta taşınmıştır. Yazının esas noktasını oluşturan toplumsal cinsiyet; iki başlı kadın sorununun en önemli yönünü oluşturmakla birlikte, modern devletin de saç ayağını temsil etmektedir. Bu yazıda toplumsal cinsiyet görüngüsünün gelişim aşaması, diğer sınıflı toplumlarda var olup olmadığı ve kapitalizmin gelişmesinde ne gibi bir rol üstlendiği belirtilmeye çalışıldı. Yazının diğer ele aldığı nokta olan “şiddet” ise modern devletle birlikte incelenerek; toplumsal cinsiyetle kesiştiği noktaların belirlenmesine gidildi. Kapitalizmi besleyen bu iki kaynak ne gibi aşamalardan geçti ve geçiyor sorularına yanıt ararken; topluma yansıma biçimlerini engelleme noktasında, hukuk devleti fikrinin ürettiği çözüm yollarına dikkat çekildi. Türkiye özelinde bir değerlendirme yanında, esas olarak, sorunun evrensel boyutu da değerlendirme dahilindedir. Sonuç olarak, modern devletin gelişim süreci boyunca toplumsal cinsiyet kadının konumunu bir kademe daha aşağı itmiştir ve bunu yaparken şiddet aracını çokça kullanmıştır. Kullanılan bu şiddet yalnızca fiziksel olmamış, zamanla psikolojik şiddet olarak da yönelim göstermiştir. Ayrıca asıl tehlikelilik hali bireysel şiddet olarak yansımamış, devlet eliyle şiddet daha vahim sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Genel olarak toplumsal cinsiyet kapitalizme içkindir ve ancak onun ortadan kaldırılmasıyla bitebilir. Kadın sorunun, yalnızca toplumsal cinsiyetle açıklanmaması sebebiyle, ataerkil yapının çözülmesi için de ayrı bir savaşım gerekebilir. Tüm bunlar ışığında mücadelenin önemli bir aracı olan “hukuksal savaşım”ın önemi gün geçtikçe artmakla birlikte, tek başına etki alanının kısıtlı olabileceği de akıldan çıkarılmamalıdır.Anahtar Sözcükler:Ataerki, feodal toplum, toplumsal cinsiyet, kapitalist üretim ilişkileri, şiddet, şiddet tekeliŞeyma SağdıçDoğum yeri: Ankara Elmadağ 19912005-2009, Ankara Fethiye Kemal Mumcu Anadolu Lisesi2009- halen, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesiİngilizce seviyesi: orta (intermediate)Almanca seviyesi: başlangıç
İnsan Doğurdu Medya BüyüttüCemile TürkmenÖzet:Günümüzü tanımlamak gerekirse, oluşturulacak tanımların en başına “şiddet” kelimesini koyarız. Şiddet ve günümüzün belirleyicileri TV ve internet başta olmak üzere kitle iletişim araçları. Daha da somuta indirgersek; şiddetin kitle iletişim araçlarındaki kullanımı. Giderek artan şiddet, toplumsal değerlerin hızla yerinden oynamasına yol açıyor. Kimi görüşlere göre; demokrasi ve olgun ekonomik koşullar, insanlardaki boşluğu ve boşluk duygusunu tatmin etmeye yetmedi ve insanlar bu boşluğu şiddet ile doldurdu. İşte ABD, işte İngiltere ve işte Türkiye. Gerçek hayattaki şiddeti görenlerin, yaşayanların ve etkilenenlerin sayısına oranla, imgesel olarak yaratılan şiddet kitle iletişim araçları tarafından çoğaltılarak ve yayılarak yüz milyonlarca beyinde yer alıyor. O zaman kitle iletişim araçlarıyla şiddetin sunulmasına bir sansür getirmek gerekir mi? Biz eğer şiddetin sunulmasını ifade özgürlüğü sınırları içinde görüp buna göre hareket edersek sansür koyamayız. Ancak, şiddetin sunumu toplumsal ve kişisel sağlığın korunması başlığı altında değerlendirirsek genel ifade özgürlüğü ile kişisel özgürlük alanının korunması ve toplumsal değerler arasında bir paralellik sağlanmış olur. Kitle iletişim araçlarının geliştiği ülkelerle ülkemiz arasındaki temel fark o ülkelerde devletin bir adım atmasına fırsat vermeden özdenetim anlayışının getirilmesidir. Bizim bu konuda yapmamız gereken şey öncelikle toplum olarak düşünmeye başlamaktır. Çünkü şiddet medya ile yaşam gerçeği halini almıştır. Biz yine toplum olarak kitle iletişim araçlarını bu konuda özdenetim anlayışına itmek için kampanyalar başlatmayız. Biz istersek şiddet içeren yayınları izlemeyebiliriz ve eğer bunu karşı tarafa hissettirebilirsek bu da şiddetin yayımlanmasının azaltılmasında önemli bir adım olacaktır.Anahtar Sözcükler:Şiddet, İfade Özgürlüğü, Sansür, Özdenetim, Toplumsal SorumlulukCemile Türkmen26.02.1992 yılında Kütahya’da doğdum. İlköğretim ve liseyi Kütahya’da tamamladım. 2009 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne yerleştim. Şu an halen 3. sınıfta okumaktayım.
Şiddeti Doğuran Bir Faktör Olarak Kurucu İktidar SorunsalıHasan KüçükkayaÖzet:Şiddetin kaynağını kurucu iktidar (constitutive power) kavramının kökeniyle yakında ilgili olarak irdelemek gerekirse, Constitutive kavramı ‘birlikte kurma, birlikte yapma’ anlamında bir kurucu ve yapıcılığa karşı gelir. Bu yönüyle de kurucu iktidar denildiğinde, birlikte kurulan ve birlikte karar verilen bir yeni dönem anlaşılır. Şiddetin kaynağı ‘birlikte’ tabir edilen kümenin ne denli tüm toplumu kapsayıcı karaktere sahip olduğu sorusunun cevabında aranmalıdır. Bu sorunun cevabı iktidar sahiplerinin hangi ölçüde bir şiddet ya da dirençle karşılaşacağını belirler. Egemenliğin meşru şiddet araçlarıyla donatılmış olması ve şiddetle özdeşleşecek ölçüde bu araçlara sıklıkla başvuruyor olması doğal olarak karşı şiddeti de yaratmaktadır. Şiddet, kurucu paradigmanın inşası sürecinde kendi çıkarlarının ve varlıklarının ihmal edildiğini varsayan kümelerin iktidarın yeniden dağılımını sağlama isteğinin yansıma biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette ki bu amacı gerçekleştirmek ve yasal çerçevede kalmak üzere öngörülen yöntemler de bulunmaktadır, ancak şu kadar ki, her kurucu iktidar, kendinden sonra ardılı olan iktidarlara korumak ve devamını sağlamak üzere bir ‘statüko’ emanet etmektedir. Bu açıdan, yasal sınırlar içerisinde öngörülen araçlar, statükonun değişmesini gerektiren talepleri karşılamaya çoğu zaman yeterli gelmemektedir. Bunun yeterli olduğu kimi zamanlarda ise bu araçların kullanımı ve elde edilmesi mümkün olamamaktadır; yasal ya da başka nedenlerden ötürü. Bütün bu açmazlar karşısında ‘çaresizce’ gidilen yolun adıdır şiddet.Burada kurucu edime bağlılık ve onun bir yönüyle ardıllarına (tali iktidara) bıraktığı ‘emanet’e sadakat ve ihanet, yasa karşısında şiddetin de salınım gösterdiği iki uç noktadır. Bu uç noktaların birinde ‘statüko’nun bekçileri, diğerinde ise düşmanları yer almaktadır.Anahtar sözcükler:kurucu ve tali iktidar(egemenlik), yasal şiddet, yasa dışı (karşı) şiddet, statüko ve bekçileri, çaresizlik sendromu olarak şiddetHasan KüçükkayaAdı : HasanSoyadı : KüçükkayaD.tarihi : 20.02.1976D.yeri : Trabzon – AraklıLisans : A.Ü. SBF Kamu YönetimiY.lisans : A.Ü. SBF Siyaset Bilimi ve Kamu YönetimiGörevi : Özel sektör - Yöneticilik
Hukuk, Devlet, Şiddet(sizlik): “Sivil İtaatsizlik”Gazi Giray GünaydınÖzet:‘İktidar’ mücadelesini barındıran ve güç odaklarının otorite kavgasına sahne olan devlet aygıtı, yapısal olarak öznel çıkarları önceleyen değil bir kurum olarak ‘devlet’i merkeze alan konumdadır. Ancak uluslararası konjonktürde kendini hukukla var etmesi ve meşruiyet kazanması, devletleri vatandaşına karşı ‘sorumlu’ kılmakta. Hukuk, hem toplumun kendi dinamikleri içerisinde kurduğu etkileşim yönüyle hem de devlet-birey ilişkisi anlamında merkezi bir pozisyon teşkil etmekte. İnsanın olduğu ve etkileşim sağladığı yerde hukukun varolması, devletlerin refleks olarak ‘şiddet’e sıkça başvurması ve insan hak ihlalleri, mağduriyetler meşru bir tepki olarak bir seçenek sunuyor: “Sivil İtaatsizlik”. Vicdanın unutulduğu; hak ihlallerinin yaşandığı; siyasal, sosyal, iktisadi adaletsizliklerin var olduğu bir ortamda; sivil itaatsizlik ilkeli ve anlamlı bir tepki yöntemi. Şiddeti bir protesto biçimi olmaktan çıkarması ve pasif direnişi merkeze alması, ‘hukuk’u ve ‘adalet’i bulmak adına sivil itaatsizliği meşrulaştırıyor. Sivil itaatsizlik, otorite erkinin nazarında her ne kadar yasa dışı bir eylem de olsa; mutlak yasaları yerine vicdan ekseninde şekillenmiş bir hukuğu istemesi, hukuk devletini sağlamak adına yasaya ve yasa koyuculara karşı gelmesi, şiddet eylemi içermemesi, arka kapılara saklanmadan alenen eylemini sergilemesi ve herşeyden önemlisi ‘bedel ödemeyi’ göze alarak vicdanı, hukuğu ve hoşgörüyü talep etmesiyle hak arayıcılar, ötekiler ve aslında devletin bütün vatandaşları için ‘yasal’ bir eylem konumuna geliyor.Anahtar sözcükler:Sivil itaatsizlik, Hukuk, Yasa, Vicdan, Devlet ŞiddetiGazi Giray Günaydınİstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Lisans Öğrencisi. 1992 yılında Samsun’da doğdu. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’nde Uluslararası Bakalorya diploma programı kapsamında 2010 yılında mezun oldu. 2007-2009 yılları arasında amatör bir dergi olan Gelecek Dergisi’nin editörlüğünü yaptı. Samsun Sosyal Bilimler Lisesi Bilim Yayınları Serisi kitaplarından Makâlat ve Mülâkat’ta makaleleri ve Halil İnalcık söyleşisi bulunmaktadır. Ayrıca, Uluslararası Karadeniz İncelemeleri Dergisi, Yolcu, Sosyal Bilimler Dergisi gibi süreli yayınlarda yazıları yayımlandı. Çeşitli sempozyum ve konferanslarda bildirileri vardır. Gazi Giray Günaydın, iyi derecede İngilizce, başlangıç seviyesinde Fransızca ve orta düzeyde Osmanlı Türkçesi bilmektedir.
Medyadaki Şiddetten Şiddetin Medyasına: Düğümü Çözmede Hukukun GöreviStj. Av. Dilara YamanÖzet:Günümüzde modern toplumlar, teknolojinin gelişmesi ile birlikte kendilerini medyadan bağımsız bir biçimde tanımlayamaz ve ifade edemez hale gelmişlerdir. Bu durum medyanın, yasama, yürütme ve yargının yanında dördüncü bir erk olarak kabul edilmesine neden olacak kadar önemli bir güce sahip olduğu gerçeği ile birlikte düşünüldüğünde, medya organlarına sağlıklı yayın yapma konusunda ne kadar büyük bir görev düştüğünü göstermektedir. Buna rağmen haber programları, diziler, yarışmalar, kadın ve hatta çocuk izleyicilere yönelik programlar; kamuya hizmetten ziyade ticari kaygılar güdülerek hazırlanmakta ve medyayı şiddetin vitrini haline getirmektedir. Bu durum toplum içinde şiddetin yaygınlaşmasına, şiddetin olağanlaşmasına ve bireylerin izledikleri şiddetin mağduru olabilecekleri yönünde endişeye kapılmasına neden olmaktadır. Şiddet içerikli yayının izleyici kitlesi, yaş grubu, yayın saati, yayın günü gibi kıstaslar dikkate alınmaksızın sunuluyor olması, medyada şiddetin var olduğu tartışmalarını bile geride bırakacak şekilde şiddete hasredilmiş bir medyaya doğru gidildiği endişesi yaratmaktadır. Bu noktada çalışmamız; pozitif hukuku, taraf olunan uluslararası anlaşmaları ve medyanın etik ilkelerini birlikte inceleyerek, bu düzenlemelerin medyada şiddetin engellenmesi adına ne derece caydırıcı olduğunu tartışacak ve çözülmesi gittikçe zor bir hal alan medyada şiddet sorunu için hukukun başka ne tür çalışmalar yapmak suretiyle şiddetin medyası kavramının önüne geçebileceği araştırmasını sunmaya çalışacaktır.Anahtar Sözcükler:Medya, Şiddet, Hukuk, Yayın, BireyDilara Yaman2009 yılında Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Şeref Öğrencisi olarak mezun olan Dilara Yaman, aynı yıl Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Yüksek Lisans Programına birincilikle kabul edilmiştir. 2010 Temmuz-Ağustos döneminde Almanya ve Avusturya’da iki ay süresince hukuk eğitimlerine katıldıktan sonra 2010 Ağustos-2011 Şubat döneminde Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde Araştırma Görevlisi sıfatıyla çalışmıştır. İyi derecede İngilizce ve orta derecede İtalyanca bilen Yaman, 2011 Mart ayından bu yana Ankara Barosu’na kayıtlı olarak Avukatlık Stajını yapmaktadır.
Terörle Mücadele Kanunu" ile yüzyüze kalan çocuklar: Bir suçlandırma süreci üzerinden Dost/Düşman ayrımının billurlaşmasıArş. Gör. Gözde AYTEMURÖzet:Bu bildiri Terörle Mücadele Kanunu’nun çocuklara yönelik uygulamalarını analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çocuklara yönelik bu yasal uygulamalar medyada “Taş Atan Çocuklar” olarak bilinen şiddetli bir sokak hareketi üzerinden tartışılacak ve böylece toplumsal gerçekliklerin hukuki ve siyasi yapılanma üzerindeki etkisi ve bu kapsamda başlattığı tartışmalar anlaşılmaya çalışılacaktır. Yapılan bu araştırmada yasa oluşumu ve değişimi sürecinde ceza hukuku uygulamalarını ve kamuoyunu şekillendiren başlıca aktörleri Carl Schmitt’in dost/düşman ayrımı kavramsallaştırması çevresinde tespit ettik. Muhalif ve çocuk olmanın toplumsal temsilini oluşturma aşamasında kamuoyunu yönlendiren bu aktörlerden düşman tarafında bulunanlar siyasal erkten, devletin güvenlik ve adalet organlarından ve medya organlarının büyük bir bölümünden; dost tarafında bulunanlar ise az sayıdaki medya organlarından ve sivil toplumu temsilen “Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları”ndan oluşmaktadır. Temel varsayımımız; Terörle Mücadele Kanunu’nun hukuki bir tarafsızlığın sonucu değil, aksine dost/düşman ayrımına dayanan siyasal bir karar üzerine temellendirilmiş olmasıdır. Bu siyasal kararın kökenleri hem etnik hem de ekonomik sorunlarla beslenir. Bu çerçevede siyasal erk ikiyüzlü bir tavır benimsemektedir. Bir yandan, devlet bünyesinde dost/düşman ayrımını korumaya çalışırken, diğer yandan tüm dünyaya yayılan demokrasi söylemine eklemlenmeye çalışmaktadır. Devletin güvenlik ve adalet organları adli alanda dost/düşman zihniyetini yeniden üretmeye devam etmektedirler. Medya alanında ise, bir çatallaşmaya tanık olmaktayız. Gazeteler ve köşe yazarları konuyla ilgili farklı yaklaşımlar geliştirseler de kamuoyunu inşa etmede ve yönlendirmede medya organlarının büyük bölümü belirsiz, hatta negatif bir rol oynamaktadır. Son olarak, sivil toplumu temsilen “Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları” direnme ve muhalefet yaratma yolları aramaktadırlar. Kısacası, bu tebliğde Terörle Mücadele Kanunu’nun çocukları içeren uygulamaları konusunda, her aktörün kendi iktidarını devam ettirmek ve/veya güçlendirmek için nasıl konumlandığını inceleyerek, devletin dost/düşman ayrımı üzerine kurulan zihniyetinin yeniden üretilme şekillerini ele alacağız.Anahtar kelimeler:Çocuk, ceza adaleti, terör suçu, şiddet, hukukGözde AYTEMURMesleki Geçmiş Ocak 2010-…Araştırma Görevlisi Galatasaray Üniversitesi İstanbulFen-Edebiyat FakültesiSosyoloji BölümüEğitim 2010-…Sosyoloji Yüksek Lisansı Galatasaray Üniversitesi İstanbul 2004-2010Sosyoloji Lisansı Galatasaray Üniversitesi İstanbul« Les enfants face à la loi sur "la lutte contre le terrorisme": Un processus de l’incriminalisation viala cristallisation de la séparation d’ami/ennemi »« Terörle Mücadele Kanunu" ile yüzyüze kalan çocuklar: Bir suçlandırma süreci üzerindenDost/Düşman ayrımının billurlaşması »Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Verda İRTİŞ1997-2004Türkçe- Matematik Üsküdar Ahmet Keleşoğlu Anadolu Lisesi İstanbulYayınlanmış EserlerÇeviri Eserler"Lezbiyen anneler: Eşcinsel Ebeveynlik Işığında Karşıcinsel Normatif Düzen" [Les mèreslesbiennes: l’hétéronormativité à l’épreuve de l’homoparentalité, Virginie Descoutures],Cogito, Cinsel Yönelimler ve Queer Kuram, no. 65-66, Bahar 2011 (Ayça YILMAZ ile birlikte)Araştırma Projeleri Haziran 2011-Nisan 2012"Türkiye’de Kadın Suçluluğu ve Cezaevinde Kadınlık Durumu", Galatasaray ÜniversitesiToplumsal Araştırmalar Merkezi ve Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Araştırmave Uygulama Merkezi (Araştırma Ödülü), Proje asistanı (Proje Yürütücüsü: Doç. Dr. İpek MERÇİL)
Demokratik Hukuk Devletinde Sivil İtaatsizlik OlgusuSibel YılmazÖzet:Modern devletlerde siyasi iktidar meşru zor tekelidir ve kendisine itaat edilmesini bekler. Demokratik hukuk devleti meşruiyetini yalın bir yasallığa dayandırmadığı için halkın bu tahakküme sunabileceği ancak nitelikli bir itaattir. Demokratik hukuk düzeni bireylere adaletsizlikler karşısında kendisini savunma imkânı vermiştir. Tüm yasal yollar tüketildiği halde kamu vicdanını yaralayan kararların yürütülmesinde ısrar edilmesi, şiddet içeren gelişmelere yol açabilir. Bu aşamada sivil itaatsizlik bir seçenek olarak emniyet supabı işlevini üstlenebilir. Sivil itaatsizlik “yasaların veya hükümet politikalarının değiştirilmesi amacını taşıyan, kamuya açık bir tarzda gerçekleştirilen, şiddetsiz, vicdani ve siyasi nitelikli, yasaya aykırı bir edimdir.” Sivil itaatsizlik alternatif bir konuşma biçimidir ve şiddete başvurmak yerine ikna etmeye çabaladığı için demokratik bir devlette kamusal iletişimi sağlayabilir. Onun bu özelliği ve yasayı ihlali yasaya sadakat içerisinde gerçekleştirmesi meşru görülmesi için haklı gerekçeler midir? Sivil itaatsizlik toplumda şiddet yerine barışçıl bir ortamın oluşmasında nasıl bir görev üstlenebilir, demokrasiyi “ ideal olan” a nasıl yaklaştırabilir? Sivil itaatsizliğin demokrasideki yeri, hukukun ona nereden ve nasıl baktığına, şiddeti hangi kaynakların sonucu olarak algıladığına dolayısıyla çözümü nerede arayacağına göre değişecektir. Devlet organlarının bu barışçıl protestolara yaklaşımı bu çağrının işlevini ve gücünü etkileyecektir. Hukuk sistemi sivil itaatsizleri “adi suçlu” gibi görmek yerine, onların “adalet” arayışlarına ve hak taleplerine karşı daha duyarlı olmalıdır.Anahtar Sözcükler:Sivil itaatsizlik, hukuk devleti, demokratik devlet, kamu vicdanı, şiddetsiz.Sibel YılmazCinsiyet BayanDoğum Tarihi 20/06/1991Medeni Durum BekarUyruk T.C.Üniversite Ankara Üniversitesi– AnkaraHukuk–2008 girişli.Lise Kalaba Anadolu Lis.-Ankara2004-2008Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğrencisiyim.
Milliyetçiliğin Sokak Tezahürü Ve Buna Bağlı İşlenen Suçların Cezasızlığında Türkiye ve Rusya ÖrneğiMerve EsenÖzet:Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu devletleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin raporlarında, insan hakları ihlali yapan ülke sıralamasında birinciliği birbirleri arasında sık sık değiştiren iki ülke olarak dikkat çekiyor. Bu ortaklığın arka planında, her iki devletin vatandaş, azınlık, öteki, batı veya kendileri ile ilgili tanımlamaları, tarihsel ve siyasi yalnızlıkları, devlet-birey ve egemen halk-ezilen halk çatışması gibi birçok ortak sorunu var. Bu bağlamda ilk etapta, Türkiye ve Rusya toplumlarının devlet,ordu, vatandaşlık,milliyetçilik gibi algılarındaki tarihsel ve toplumsal temeller ile günümüze yansımaları karşılaştırmalı olarak incelenecek. Böylece, ikinci kısımda inceleyeceğimiz her iki toplumda görülen milliyetçi saikle işlenen suçların toplumsal meşruiyetinin temelini incelemiş olacağız. Mahkeme kararları, Türkiye ve Rusya medyasından örnekler ile konuyu açıklayacağız.Anahtar Sözcükler:Türkiye, Rusya, milliyetçilik, cezasızlıkMerve Esen10.07.1988 tarihinde Sarıkamış’ta doğmuştur.2005 yılında Rauf Denktaş Lisesi’nden mezun olmuştur.2007 yılından beri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim görmektedir. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi lisans öğrencisidir.
Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadelede Hukukun RolüBenan MoluÖzet:Türkiye’de kız çocukları ve kadınlar çoğunlukla aile içi şiddete, cinsel istismara, tecavüze, zorla evlendirmeye ve sözde “namus” adına işlenen cinayetlere maruz kalmakta ve insan hakları ciddi bir şekilde ihlal edilmektedir. Cinsiyete dayalı bu şiddet, kadınlar ve erkekler arasındaki eşitliğin yasal ve fiili olarak bir türlü hayata geçirilememesinden kaynaklanmaktadır ve kadınların ilerlemelerinin önünde engel teşkil etmektedir. Kadınları bu şiddetten korumak, şiddeti önlemek, şiddet mağdurlarına destek olabilmek, sorumluları kovuşturmak ve uzun vadede kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ve şiddetin önlenmesini sağlamak üzere ulusal ve uluslararası alanda çeşitli anlaşmalar imzalanmıştır. Bu çalışmanın amacı, 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun ve Mayıs 2011’de Avrupa Konseyi tarafından imzaya açılan Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Bunun Önlenmesi Sözleşmesi başta olmak üzere bu anlaşmalar üzerinden kadına yönelik şiddetle mücadelede hukukun rolünü ele almaktır.Anahtar Sözcükler:Kadına yönelik şiddet, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Aile içi şiddet, Kadına Karşı ve Ev İçi Şiddetle Mücadele ve Bunun Önlenmesi SözleşmesiBenan MoluEğitim2007 – 2011 Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesiİş DeneyimiHaziran 2010 – Temmuz 2010 Düşünce Suçu’na Karşı GirişimYayınlarİnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında LGBTT Hakları, Güncel Hukuk, Temmuz 2011, s. 34-36Sivil Ölüm: Sürünen Erkeklik, 15 Mayıs 2011, http://jiyan.org/2011/05/sivil-olum-surunen-erkeklik-benan-molu/Babasız Kızlar Balosu: Devletimiz Bizi Sevmedi, 14 Nisan 2011, http://jiyan.org/2011/04/babasiz-kizlar-balosu-devletimiz-bizi-sevmedi-benan-molu/İstanbul Barosu’nda Gönüllü Hukukçular Hidroelektrik Santrallere Karşı Buluştu, 25 aralık 2010, http://jiyan.us/2010/12/25/hukukcular-derelerin-kardesligi-icin-bir-aradaydi/Serkan Köybaşı ile Yeşiller Partisi, Anayasa ve 2Milyon İstanbullu üzerine söyleşi, 23 ekim 2010, http://jiyan.us/2010/10/23/serkan-koybasi-ile-yesiller-anayasa-ve-2-milyon-istanbullu-ustune-soylesi-benan-molu/12 Eylül 1980 Darbesi’nden sonra basında çıkan haberler hakkında derleme, 11 eylül 2010, http://jiyan.us/2010/09/11/biz-12-eylul-cocugu-degiliz-ya-siz/İstanbul’a yapılması planan üçüncü köprüye karşı eylem haberi, 3 eylül 2010, http://jiyan.us/2010/09/03/2-milyon-istanbullu-ucuncu-kopru-cinayettir/Hasankeyf’in kurtarılması için yapılacak eylemin duyurusu, 30 temmuz 2010, http://jiyan.us/2010/07/30/hasankeyfe-sadakat-yolculugu-basliyor/Felsefe Çalıştayı duyurusu, 30 temmuz 2010, http://jiyan.us/2010/07/30/felsefelogosun-2-calistayi-23-24-agustosta/Türkiye’de Çevreci Olmak hakkında yazı, 5 ağustos 2010, http://jiyan.us/2010/08/05/its-not-easy-being-green/Dünya Vicdani Retçiler Günü etkinlik duyurusu, Mayıs 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=3426Anneler Günü, Kadın ve Türkiye’deki algılanışı üzerine bir yazı, Mayıs 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=3294İstanbul’da Düzenlenen Marksizm toplantılarıyla ilgili haber, Nisan 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=2999Anayasa Değişikliği Hakkında “Kutuplaşma Eğilimine Karşı Önyargısız Anayasa” Nisan 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=2728“İnciten Sözler, Yaralayan Fiiller: Nefret Söylemi ve Nefret Suçları” konferans notları, Nisan 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=2723Yargı Reformu ve Yeni Anayasa Konferans notları, Mart 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=2600Kadının Görünmeyen Emeği üzerine yazı, “Gelin Çiçek Derelim”, Mart 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=2554Avrupa Birliği Sürecinde İstihdam ve Sendikal Haklar Konferans notları, Mart 2010, http://www.haberfabrikasi.org/s/?p=2479Sertifikalar 28- 29 Nisan 2011 Anayasa Hukuku Uluslar arası Derneği tarafından düzenlenen “Yeni Anayasa Yapımındaki Genel İlkeler” konulu Uluslar arası Anayasa Hukuku Kongresi21- 27 Ağustos 2010 La Reconciliation Nationale (L’université de la paix organized by Université de Caen Basse-Normandie)5-16 Temmuz 2010 Ortadoğu’da İnsan Hakları (Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi)13 Nisan – 3 Haziran 2010, Sosyal Demokrasi Okulu (Sosyal Demokrasi Vakfı)Yabancı Diller. Türkçe (anadil). ingilizce (advanced). Fransızca (upper -intermediate)
Manevi Şiddet Temelinde Nefret Söylemi ve Nefret SuçlarıGizem YardımcıÖzet:Son yıllarda ülkemizdeki şiddet olaylarının artarak devam ettiği dikkat çekmektedir. Her gün gazetelere yansıyan yeni bir şiddet olayı; yeni bir ihmalkârlık zincirini açık ettiği gibi toplumda huzursuzluğa ve çoğu kez tepkilere yol açmaktadır. Ancak söz konusu şiddet olaylarının birçoğunun sebebi önyargı ve ayrımcılıktır. Önyargı ve düşmanlık temelinde din, mezhep, ırk, cinsel yönelim, etnik köken, siyasi görüş ya da fiziksel engel gibi diğer benzer unsurların farklılığı öne çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bununla birlikte hükümet yetkilileri, parti liderleri, devlet büyükleri olarak nitelenen kimseler ve kamu görevlilerinin, kutuplaşmaya yol açacak ifadeleri ile toplumda zaman zaman yükselen milliyetçilik dalgası da farklı özelliklere sahip bireylere tahammülsüzlüğü beraberinde getirmektedir. Tahammülsüzlüğün yol açtığı nefret dili ve düşmanca söylemler gittikçe artmaktadır. Başka bir deyişle nefret söylemi yaygınlaşmaktadır. Bunlarla birlikte, ülkemizde ve birçok ülkede henüz yasal düzenleme yapılmış olmasa da 1960’lardan bu yana kapsamı genişleyen nefret suçları kategorisi ortaya çıkmaktadır. Çalışmada; nefret söylemi ile nefret suçlarının içeriği; fail, mağdur, toplum açısından manevi şiddet temelinde izah edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Türk Ceza Kanununun konuyla ilişkilendirilen hükümleri (TCK m.3, TCK m.76, TCK m.122, TCK m.216) ve bunların kapsamı değerlendirilmiştir.Anahtar Sözcükler:Nefret Söylemi, Nefret Suçu, Manevi Şiddet, TCK m.3, m.76, m.122, m.216Gizem YardımcıAnkara Gazi Anadolu Lisesi 2008 mezunu olup Marmara Üniversitesi Hukuk Faküktesinde lisans öğrenimini sürdürmektedir. Bahçeşehir Üniversitesi- (IGUL Direktörlüğü) Anayasal Açıdan Polis Hukuku Sertifika Programı, Bahçeşehir Üniversitesi-Hükümet ve Liderlik Okulu(HLO) Yerel Yönetimler Akademisi ve Ankara Barosu Önstaj Programlarına katılmıştır.Ayrıca; Bosna Savaşı, Toplumsal Cinsiyet konularında çalışmalar yapmaktadır.
Türkiye’de Şiddet Algısı ve Şiddetin Kavramsal Boyutuİbrahim Halil ÇetresÖzet:Sokağa çıkıp herhangi bir vatandaşa mikrofon uzattığınızda ve onun şiddetle ilgili fikrini sorduğunuzda, kesinlikle şiddete karşı olduğunu, şiddet uygulamanın insanlık dışı bir eylem olduğunu dile getirecektir. Peki, neredeyse bütün insanların karşı olduğu bir durum nasıl oluyor da yine bu insanlarla hayat buluyor. Bu sorunun cevabını tüm metin boyunca aracağız. Çünkü bilimsel olarak bir durumu anlamak ve bu durumu değiştirmek için öncelikle durumun ortaya çıkış nedenin araştırılması ve daha sonra bu nedenlerin üzerine gidilmesi gerekir. Bundan dolayı, Türkiye’de “şiddet” kavramının neye tekâmül ettiğini hem anketlerle vatandaşlara hem de sorularla, burada, kendimize soracağız. Şiddetin kavramsal boyutunu araştırırken onu hem tarihsel boyutuyla hem de günümüzde görünüme geldiği şekliyle ele alıp, “şiddet” kavramının içeriğinin nasıl doldurulduğunu birlikte göreceğiz.Anahtar Sözcükler:Kavram Olarak şiddet, Türkiye’de Şiddet Algısı, Tarih Boyunca Şiddet.
Bir Sürmanşet MasalıZeynep Burcu GüneşÖzet:“Töre yine can aldı!”, “Namusumuzu temizledim.”, “Yine aile meclisi kurşunu, yine gözyaşı”… Ne kadar aşina olduğumuz cümleler değil mi? Hani şu ana haber bültenlerinin içimizi karartan olmazsa olmaz konu başlıklarına örnekler… “Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?”, “Nereye gidiyoruz?” sorularını yineler dururuz ya kendi kendimize… İlla ki bir terörist saldırı haberi, bir düğün magandası haberi, bir “yan bakma kavgası” haberi, bir trafik kazası haberi, bir cinnet haberi ve de tabi ki bir de töre cinayeti haberi… Kurbanlarının adına bile dikkat etmeyiz çoğu zaman ve kim bilir hangi çekmecenin en ücra yerinden çıkarılıp medyaya servis edilen o küçücük fotoğraflardaki bakış da kalmaz akıllarımızda ama… Ama o birkaç kelime her haberde ayrılmaz bir bütünün parçaları gibi, bir yapbozun tamamlanması gibi saplanır kalır beynimize: Töre, cinayet, namus, kurban ve kadın… Ne kadar da kanıksamışız… Ya da ne kadar kanıksattırmışlar, değil mi? Günlerden bir gün, ülkemizin bir yerlerinde A.Z.(ya da Y.T , G.L. ne fark eder) müptelası olduğu, reyting rekorları kıran, başrol oyuncuları hayalleri süsleyen dizisini seyrederken evden kaçmanın o kadar da ağır sonuçları olmadığını, iyi karakterlerin ne yapıp edip onu kurtaracağını, aradığı mutluluğu sonunda yakalayabileceğini ve kaderini yeni baştan yazabileceğini fark eder! Ve kaçar! Ve yine günlerden bir gün, yine ülkemizin bir yerlerinde C.D. medya ödüllerini ardı ardına toplayan ana haber bültenini izlerken algıda seçicilik bu ya kendisininki gibi evden kaçan bir kız kardeşin abisi olan bir caniden kahveye alnı açık girebilmek için kardeş katili olması gerektiğini öğrenir! Ve toplumca daha fazla kanıksansın diye A.Z.’nin kaderini yeni baştan ama son kez yazar…Anahtar Sözcükler:Medya, kanıksama, algı, töre, cinayetZeynep Burcu Güneş29.06.1989, İstanbul doğumluyum. İlköğrenimimi Anıttepe İlköğretim Okulu’nda, ortaöğrenimimi ise Ankara Atatürk Lisesi’nde tamamladım. Şu an ise Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. Sınıf öğrencisiyim.
İnsanlık Tarihinin Oluşumunda Hukuk ve ŞiddetFaruk BulutÖzet:İnsanlık tarihi çok eski yıllara dayanır. Hukuk ta insanlık tarihi kadar eskidir. Toplumların oluşmasında ve şekillenmesinde bir takım yazılı ya da yazılı olmayan kurallar her zaman mevcut olmuş ve bunlar en dar anlamda hukuku oluşturmuştur. Bu bağlamda hukukun insanlar arasında ki eşitsizlik ve adaletsizliği gidermede başrol oynadığı ve eğer şiddetin artık toplumların hayatından tamamen izole edilmesi söz konusu ise bunun da ancak ve sadece hukuk ile olacağı aşikardır. Bu çalışmayı yaparken bunun farkına varıp bununla ilgili çözüm yolları aramaya çalışacağım. Uluslararası değer ve yargıları da göz önüne alıp ulusal anlamda bir hukuk ile şiddet döngüsü arasında bir bağlantı kurma amacındayım. Toplumların gelişmişliği ile doğrudan bağlantısı olduğunu düşündüğüm şiddeti değerlendireceğim. Ülkemizde ve aslında dünyada var olan ataerkil zihniyet şiddetin oluşumunda önemli bir fonksiyona sahiptir. İnsanın doğasında olan şiddet eğilimi kendini farklı nesne ve insanlara karşı gösterebilir. Ülkemiz de sıkça karşılaştığımız şiddet olgusu genelde aile içine dayanmakta ve kadına, çocuklara karşı reva görülmektedir. Yaptığım çalışmayla toplumsal yapısının ve yine onun ihtiyaçlarından doğan hukuk kurallarının ülkemizde ki şiddet gerçeğini azaltma da veya ortadan kaldırmada oynayacağı veya oynayabileceği rolü tespit etmeye çalışacağım.Anahtar Sözcükler:Toplumsal yapı, ataerkil zihniyet, hukuk, cinsiyet eşitsizliği, şiddet döngüsüFaruk Bulut1991 yılında İzmir’de doğdum. Babam emekli, annem ev hanımıdır. Bir kardeşim var. Buca ilköğretim okulunu ve İzmir Anadolu Lisesi’ni bitirdim.2010 yılında Akdeniz Üniversitesi Hukuk fakültesini kazandım. Şu an hukuk fakültesi 2.sınıf öğrencisi olarak okumaktayım. - Program ve Tam Bildiri Metinleri
- II. HUKUKUN GENÇLERİ SEMPOZYUMU“ŞİDDET DÖNGÜSÜNÜ KIRMADA HUKUKUN ROLÜ”Ankara BarosuEğitim ve Kültür MerkeziPROGRAM25 Kasım 2011 Cuma09.00–09.30 Kayıt09.30–10.00 Açış KonuşmalarıNazire Dedeman Çağatay, Umut Vakfı Kurucu BaşkanıProf. Dr. Metin Feyzioğlu, Ankara Barosu BaşkanıProf. Dr. Hüseyin Altaş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı10.00–11.00 I. OTURUM “Devlet, Toplum ve Şiddet”Oturum Başkanı: Prof.Dr.Hayrettin Ökçesiz• Hukuk, Devlet, Şiddet(sizlik): “Sivil İtaatsizlik”, Gazi Giray Günaydın, İstanbul Şehir Üniversitesi• Şiddeti Doğuran Bir Faktör Olarak Kurucu İktidar Sorunsalı, Hasan Küçükkaya, ÖzelSektör• Demokratik Hukuk Devletinde Sivil İtaatsizlik Olgusu, Sibel Yılmaz, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi11.00–11.15 Soru - Cevap11.15–11.30 Kahve Arası11.30–12.30 II. OTURUM “Kadın ve Şiddet”Oturum Başkanı:Av.Tülay Bekar• Türkiye’de Şiddet Algısı ve Şiddetin Kavramsal Boyutu, İbrahim Halil Çetres, Mardin Artuklu Üniversitesi• Çok Başlı Bir Sorun: Kadın Sorunu, Şeyma Sağdıç, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi• Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet, Selin Gülbahar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi• Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadelede Hukukun Rolü, Benan Molu, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi12.30–12.45 Soru - Cevap12.45– 13:45 Öğlen Yemeği13.45–14.45 III. OTURUM: “Medya, Şiddet ve Nefret Söylemi”Oturum Başkanı:Yrd.Do.Dr.Ayhan Tekinsoy• Bir Sürmanşet Masalı, Zeynep Burcu Güneş, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi• İnsan Doğurdu Medya Büyüttü, Cemile Türkmen, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi• Manevi Şiddet Temelinde Nefret Söylemi ve Nefret Suçları, Gizem Yardımcı, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi14.45–15.00 Soru - Cevap15.10–15.15 Kahve Arası15.15–16.15 IV. OTURUM: “Hukuk, Terör ve Şiddet”Oturum Başkanı: Filiz Kerestecioğlu• Hukuk Fakültesi Öğrencilerinin Bireysel Silahlanma Hakkındaki Bakış Açıları, İdil Yıldırım, Ece Karakaptan, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi• Terörle Mücadele Kanunu İle Yüz Yüze Kalan Çocuklar: Bir Suçlandırma Süreci Üzerinden Dost/Düşman Ayrımının Billurlaşması, Arş.Gör.Gözde Aytemur, Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü16.15–17.00 Değerlendirme ve SonuçAv. Fikret İlkiz
- Fotoğraflar